Cumartesi, Temmuz 11, 2015

"Kadın Şair /Şair Kadın" ve "Erotik Şiir"


Kadınların neyi yazıp neyi yazmayacağı erkekler tarafından sunulan öneriler üzerinden tartışılır. ‘Erkek’ şairlerin kadınlardan (kadın şair veya şair kadın) yazmalarını talep ettikleri ve bir ayrıcalık olarak sundukları alan kadınların erkeğe yönelik aşkı ve cinselliklerini anlatmalarıdır. Ali Asker Barut, kadın şairlerin kendi cinsel kimliğini, aşkını, çocuk doğurmasını, bir erkek sevmesini anlatamadığını iddia eder ve kadın şairleri cesaretsiz bulur. Abdulkadir Budak, kadınları kendi tenlerini yazmaya davet eder ve “yazdığı şiirde kendi tenine dokunmayı göze alamıyorsa kadın şair, şiirin tenine asla dokunamayacaktır” der. Çiğdem Sezer, Budak’ın kadınları bedenini yazmaya davet etmesine bir şiirle cevap verir (Atayurt, 2009):

yağmurun elleri vardı –cehennemyağmurun
teni, tenim
bir adamı yağmur gibi
hem soyundum
hem giyindim
kime ne
yeter yağmuru kadının bahçeyi söyletmeye”




Erotik Şiir
Neden erotik şiirler yazıyorsunuz?
Süheyla Taşçıer: Bu soru ilkokul öğretmenimi anımsattı "Süheyla neden yaramazlık yapıyorsun"...[1]

Kadın şair ve erotik şiir denildiğinde hemen karşımıza çıkarılan “skandal” bir olaydır. Cem Özer’in programında söz sırası kendisine gelip kameralar üstüne çevrildiğinde kendisini erotik şair olarak nitelendiren Nara Benek, 'erotik şiir'ini okur, son dizeye geldiğinde göğüslerini açmaya çalışır. Canlı yayın kesilip uzun bir reklam kuşağı girer. Program konuklarından Aylin Livaneli, şokun etkisiyle ağlama krizine tutulmuş, stüdyoyu terk etmekten zor bela vazgeçirilmiştir.[2] Nara Benek, bırakın erotik şair olmayı, şair midir, şiir yazmakta mıdır bilinmez. Ama bir şair olan, şiirleri yayımlanan Süheyla Taşçıer de, “erotik şair” olarak altı çizilen bir başka isim olarak çıkar karşımıza. Kendisiyle yapılan bir röportajda sadece erotik şiir yazmadığını vurgulayan Süheyla Taşçıer, Neden erotik şiir sorusuna bir şiiriyle yanıt verir:[3]

Taze jilet kokulu kalemim seviyor erotizm ve aşkı ve diyor ki,
sevişmek soylu eylem
aşk ihaneti kabul etmiyor”

İşte Süheyla Taşçıer’in erotik şiir olarak görülen şiirlerinden iki örnek:

Çığlık
Önce düğmelerimi çözüyorsun,
sonra
okşuyorsun.
Ağız dolusu öpüyorsun
sonra
göğüslerim avuçlarında
uç veriyor.
Sen
soluk soluğa,
Ben
çığlık çığlığa.
Süheyla Taşçıer

Böyle Başlar Sevişmek

önce
gözlerimi öptün
sonra
gözlerinin takıldığı tüm noktaları
Süheyla Taşçıer


Davet

hiç mi
hiç
aklımda yoktu sevişmek
ta ki
kuş
havalanıncaya dek
Süheyla Taşçıer / On iki saatlik sevgili

Bir şaire, "kadın şair" kavramını yakıştırmayı, onu bu şekilde etiketlemeyi bir hakaret, kapitalist sistemin cinsiyet ayrımcılığını ve eril erkini şiire dayatmak olarak gören Hilal Karahan[4], yetiştirilme tarzından (muhafazakar mahallelerde büyüme) kaynaklanan şartlanmaları üzerinden atamadığından erotik sözcükler dilinin ucuna gelse bile yutkunduğunu, açık seçik yazamadığını söyler. Cinselliği üstü örtülü yazan, hatta yazamayıp hissettiren Karahan kendi şiirlerinden örnekler de verir. Bu örneklerde Karahan, Fransız öpücüğünü, seks ve seks sonrası rehaveti, gizli, nerdeyse hissedilmez biçimde verdiğini, şairin niyetinin hiç mi hiç anlaşılmadığını söyler.[5]

gürültüyle anımsarız balkona oturunca gün üşümüş
burnunuz ve kırmızı kravatınız: kocaman burnunuz
ve sümüklü susarız salonun ortasında:
“görülmenin anlamı yok”
saçınıza dokunuruz usulca devrilir birbirine iki tren!
yine elimizi yıkamadan, üzerinizi soyunmadan yine
yüzümüz cam.” (Gecikmiş Mumya: 11)

Karahan,  yukarıdaki dizelerde, soğuk bir kış günü, ısınmak için birbirine sokulmuş iki insanın, salonun ortasında, daha üzerlerini soyunmadan seviştiğinin anlatıldığını, buna belli belirsiz değinilip geçildiğini belirtir. Şaire göre, erotizm noktasında kendisinden daha cesur yazan kadın şairler de vardır. Örneğin, seksten aldığı zevki olduğu gibi anlatır Ayten Mutlu “Orgazm” şiirinde:


“ıslak bir gemi
boşaltıyor birden bire yükünü
gidilmedik bir adanın çığlıklı sahiline

karıncalar dolaşıyor bedenimi
kışlık erzaklarını taşıyor gibi
hiç bitmeyecek bir mevsimin
ışık yüzü görmemiş kilerlerine

yavaş yavaş çekiliyor sular
kumlara karışıyor tüm hücrelerim
titreşiyor gökkuşağı tüm renkleriyle
gövdemin en ıssız ülkelerinde
ölümü bir kez daha yeniyor beynim” (Ochii Istanbulului: 54)

Çiğdem Sezer, “Kalbim Buna Ağlıyor” şiirinde, hiç korkusuz, destursuz sevişmeyi imgelerle bezer:


“tuzumu emiyor suyumu çekiyor kumumu götürüyor
koynumdaki yara izine gömülüyor
(…)
gözlerin yanıyor ayakların titriyor ellerin
dünyaya tutunma telaşında
kalbindeki ağacın dalını kırıyorsun
(…)
ben sana bakıyorum denize bakar gibi
bir dalga gibi sen kıyılarıma patlıyorsun” (Denizden Geçme Hâli: 22)


Tek gecelik bir ilişkiyi ve bundaki tutkulu zevki olduğu gibi dizelere akıtır Eren Aysan “Çay Quarteti” şiirinde:


“ne yapsam, nasıl etsem
gövdeni yatağa sürükleyip
bir gelincik tarlasından kan çıksam
uzatsam göğüslerimi kahırdan haleye
durmadan kamyonlara yük taşısam
saatte 180 km hızla
mucizeyle tenhalara dalsam

ne yapsam, nasıl etsem
iyi bir kaptan değildim zaten
gemimi dipsiz vurgundan korusam
bütün gece incelmiş çarşafı
sırtıma yelken çaksam
bu geceden sonra
seni hiç aramasam” (Dize Dergisi, Mart 2005)


Eren Aysan, “Zor Zamanlara Gazel” şiirinde yaptığı çapkınlıkları anlatır:


“Uzağında artan çizgiler alnımda
Geçtim bill-bordlara yattığım adamları yazarak” (Dize Dergisi, Şubat 2006)

Karahan, şiirlerinde erotizmi sık olmasa da örtülü bir biçimde kullanan Şükran Belen’in “Soğuk Leke” şiirinden bir alıntı yapar:


“söylemiş miydim boynumdan sırtıma akan kum saatiydin
bekledim bekle dedim gözünü çeviren baykuşa kopan
kirpiklerimi taktım ağladım ağladı kirli aktın aktım zambak!
(…)
söylemiş miydim sen yokken ben kendimle yattım
büyüdüm…” (Son şiir dosyasından…)


Erotizmi yerinde ve dozunda kullanan bir diğer şairse Nurduran Duman’dır ona göre; “O an” şiirinde, sevişmenin hazzını şöyle anlatır:


"Bir bedene tutunup geçiyorum
Başka bir bedene
Yaprak ellerim
Yumuşak…
Haz.

O tene tutunup iniyorum
Başka bir tene
Sürüngen dilim
Islak…
Tuz.” (Yenilgi Oyunu: 60)

Erotizmi üstü oldukça kapalı ve imgesel bir şekilde yazan Gonca Özmen; “Sanki Yokum” şiirinde, sevgilisine şöyle seslenir:

Beni böyle ıslak sev
Gizimi dağıt
(…)
Ahşap bir kapı
Açılıyorum sana” (Belki Sessiz: 35)
Karahan, örneklerin çoğaltılabileceğini, ancak bunun “bakın işte kadınlar da erkekler kadar erotik şiir yazabilir” savını ispat etmek amaçlı olmadığını ilave eder: “1990’larda başlayıp milenyumla birlikte sayıları katlanarak artan bir “kadın şair fenomeni” var. Bunlar okuyorlar, yazıyorlar, üretiyorlar, sorguluyorlar; edebiyatta, sanatta ve insana dair “her şey”de aktif rol alıyorlar… Erotizm de hayatın insana değen bir parçası… Doğal olarak “her şey” onların şiirine girdiği gibi, erotizm de giriyor. Ama benim gibi utangaç ve çok kapalı bir şekilde, ama açık seçik… Bu nedenle şiirimizin onlarla zenginleştiğini düşünüyorum.”

Hikâye (Anlat Bana), Tomris Uyar’ın sevdiği dekorlardan birinde, bir gar lokantasında geçer. Tren bekleyen kadın, onu geçirmeye gelen erkek, ileride bir masada “kendi özel, küçük, haklı ölümünü bekleyerek uyuklayan bir yaşlı alkolik”. Kadın, erkeğe bakar. “Garsona seslenmek için döndü. Boyun kaslarını gördüm. (...) Ensesindeki tüyler yumuşak, kıvırcık. O derin çizgiyi arayıp buluyorum. Bu kırılgan çizgi, sırtını ikiye bölüp kabalarına iniyordur. Gergin kasıklarında, iki derin oyuk vardır öndeki ataklığı destekleyen. Evet (...) ancak çırılçıplak kaldığında ortaya çıkabilecek özelliklerini biliyorum. Daha da ötesini.”[6]



Doğu-Batı

Kadın Şairler Kitabı’nda (Penguin Book of Women Poets) Doğu’dan birkaç örneğe yer verilir, erotik şiir yazan kadın şair olarak. Bunlardan biri Çinli Huango O (1498-1569)’dur.

If you don’t know how, why pretend?
Maybe you can fool some girls,
But you can’t fool Heaven.
I’d dreamed you’d play with the
Locust blossom under my green jacket,
Like a eunuch with a courtesan.


But lo and behold
All you can do is mumble.
You’ve made me all wet and slippery,
but no matter how hard you try
Nothing happens. So stop.
Go and make somebody else
Unsatisfied.

Batı’da, “kadın göğsü”nden söz etmenin ötesine geçmeyen Elizabeth Barrett Browning ve Aphra Benn (1640-89) gibi isimlerden sonra, daha cesur yazan kadın şairleri görmek için 20.yüzyılı beklemek gerekecektir. Amerikalı şair Edna St. Vincent Millay (1892-1950) bu bakımdan diğerlerinden ayrılır. Ancak onun şiirlerinde de cinsellik makul düzeydedir. Maria Pawlikowska Jasnorzewka, Polonya Edebiyatında, aşkta kadının da seksüel heyecanlar yaşadığı gerçeğini eserlerinde haykıran ilk şair olma ayrıcalığına sahiptir. Şairin ilk derlemesi “Niebieskie Migdaly” (Mavi Badem Ağaçları – 1922) da yer alan şu şiirin, bu görüşü kanıtladığı ileri sürülür:[7]

EROTİK
Fırlatılmış cennet vari yastıklar üzerinde
Ölüyorum tatlı tatlı – acısız, ölüyorum çığlıksız – sessizce.
Perdenin ardına gizlenmiş zaman, kımıldıyor bir kelebeğin kanadıyla
ve bitkin alnım giderek düşüyor aşağıya.
Kutba dokunuyorum nihayet ve eriyor kar saçlarımın arasında
ve ulaşıyorum hışırdayan çimenlere rugan ayakkabımın topuğuyla.
Uzanmış yatıyorum ateşle yanan ekvatorda, sıcak ülkelerde
ve batikten alaca renkli ipek yastıklar üzerinde.
Sana, senin en tatlı yerine uzatıyorum elimi
ve ellerimde hissediyorum üzerimizde asılı duran yıldızları, hani o alçaktaki.
Sarılıyorum mavi, bulutlu çadıra dolanmış sana
ve bir gürültüyle düşüyor gökyüzü, kalaslar, tahtalar gibi adeta.
Fırlatıp atıyor bizi ayla, güneşle, bulut kümeleriyle
ve öylece dinleniyorum, gökyüzü ve kalbinle örtülü bir halde.

Batı’da dozun yükseldiği ilk örnek olarak gösterilen ise Lenore Kandel’in şiir kitabıdır (Aşk Kitabı/The Love Book, 1966). Kandel’in şiirlerinde “Cock”, “fuck” gibi sözcükler ve cinsel ilişkinin anlatıldığı tasvirlere yer verilir. 1960’lardan sonra kadın şairlerin yazdığı erotik şiirlerde göreceli bir artış görülmeye başlanır. Buna verilen iki çok bilinen örnek Carolyn Forche ve Adrienne Rich olur. Şairler, kimi şiirlerinde oral seks, klitoris, lezbiyen seksi anlatır.

A woman’s mouth
is not different, sand moved
wild beneath me, her long
hair wiped my legs, with
women there is sucking, the
water slops our bodies. We
come clean, out clits beating
like twins to the loons rising
up.
(Carolyn Forche)

Öncüler arasında gösterilen Marilyn Hacker bir şiirinde (1976) erkek cinsel organını çiçek (flower) sözcüğüyle ifade eder ve şöyle der: “I kissed his knees, ate honey from the flower between his thighs, and felt it rise with sap against my tongue.” Ancak şunu da ilave etmek gerikir ki, kadın şairlerin şiirlerinde seksin salt fiziksel değil, bunun ötesinde, bir ilişkinin bileşeni olarak yer aldığının altı kalın biçimde çizilmektedir. [8] Ayrıca Sandra Gilbert, kadın şairdeki, kadın cinselliği hakkındaki önyargıların ve kadının toplumdaki “güçsüz” konumunun bilincinde olmanın getirdiği gerilime/endişeye/acıya dikkat çeker.

                                                                      Sandra Fisher



Nuala Ni Dhomhnaill’in iki şiirini (Nude ve A God Shows Up) inceleyen Burke (2009), şairin bakışın (gaze) özne ve nesnesini tersine çevirdiğini, geleneksel rolleri değiştirip erkek bedeni ve cinselliğini nesneleştirdiğini, arzu nesnesine dönüştürdüğünü yazar. Ni Dhomhnaill, patriyarkal üstünlüğü, onun kendi fallik dilini kullanarak sarsar. İlk şiirde, cinsel haz öne çıkar ve erkek cinsel organı olumlu bir sözcükle temsil edilirken (the root) ikinci şiir olumsuzlayıcı bir dille yaklaşır penise (prick, toothblade). O artık tehlikelidir ve kadını kontrol etmeyi simgeleyen bir metafor içinde verilmektedir.

Nude
The long and short
of it is I’d far rather see you nude –
your silk shirt
and natty
tie, the brolly under your oxter
in case of a rainy day,
the three-piece seersucker
suit that’s so incredibly trendy,
your snazzy loafers
and, la-di-da,
a pair of gloves
made from the skin of a doe,
then to top it all, a crombie hat
set at a rakish
angle – none of these add
up to more than the icing on the cake.
for, unbeknownst to the rest
of the world, behind the outward
show lies a body unsurpassed
for beauty, without so much as a wart
or blemish, but the brilliant
slink of a wild animal, a dreamcat,
say, on the prowl,
leaving murder and mayhem
in its wake. Your broad, sinewy
shoulders and your flank
smooth as the snow
on a snow-bank.
Your back, your slender waist,
and, of course,
the root that is the very seat
of pleasure, the pleasure source.


Şiir nedir, şair nedir, erotik nedir tartışmasına girmeden, kadın şairlerin tarih boyunca, cinselliğe dair yazmalarının önünde dikilen engellerin toplumsal cinsiyet kaynaklı olduğu söylenebilir rahatlıkla. Peki erkek şairler ne yapmaktadır? 16. Yüzyılın erotik şairi John Donne’yi hatırlamak yeterlidir aslında, fazla söze gerek bırakmaz Donne. Irving Layton’un şiirlerini inceleyen Joanna Lewis, cinsiyetçi dilini açığa çıkarır şairin. Kadın şair olmaz, kadın şiirdir zaten diyenler, şimdi de kadın şairlerin ne hakkında yazması gerektiğini dikte etmeye çalışmakta, erkek bedenine düzülen methiyeler beklemektedir onlardan.

Kaynakça

Margaret Garry Burke, Framing Masculinity in the Poetry of Nuala Ni Dhomhnaill. Journal of International Women's Studies,10(4), 85-94, 2009.

Didem Atayurt, ‘Dişil Dil’: Bir Örneklem Olarak 1990’larda Türk
Edebiyatında ‘Kadın’ Şairler, İstanbul 2009, Yayımlanmamış Yüksek Lisans Tezi

Mustafa Zeki Cirakli ve Naghmeh Varghaiyan, Anxiety of Authorship in Ann Bradstreet's "The Author to Her Book"

Joanne Lewis, IRVING'S WOMEN: A FEMINIST CRITIQUE OF THE LOVE POEMS OF IRVING LAYTON

Lenore Kandel[9]
HARD CORE LOVE
To   Whom   It   Does   Concern
Do you believe me when I say / you’re beautiful
I stand here and look at you out of the vision of my eyes
and into the vision of your eyes and I see you and you’re an
       animal
and I see you and you’re divine and I see you and you’re a
       divine animal
and you’re beautiful
the divine is not separate from the beast; it is the total crea-
        ture that
transcends itself
the messiah that has been invoked is already here
you are that messiah waiting to be born again into awareness
you are beautiful; we are all beautiful
you are divine; we are all divine
divinity becomes apparent on its own recognition
accept the being that you are          and illuminate yourself
by your own clear light

GOD/LOVE POEM
there are no ways of love but / beautiful /
            I love you all of them
I love you / your cock in my hands
            stirs like a bird
in my fingers
as you swell and grow hard in my hand
forcing my fingers open
with your rigid strength
you are beautiful / you are beautiful
you are a hundred times beautiful
I stroke you with my loving hands
            pink-nailed long fingers
I caress you
I adore you
my finger-tips…   my palms…
your cock rises and throbs in my hands
a revelation / as Aphrodite knew it
            there was a time when gods were purer
            / I can recall nights among the honeysuckle
            our juices sweeter than honey
            / we were the temple and the god entire/
I am naked against you
and I put my mouth on you            slowly
I have longing to kiss you
and my tongue makes worship on you
you are beautiful
your body moves to me
flesh to flesh
skin sliding over golden skin
as mine to yours
    my mouth            my tongue    my hands
my belly and my legs
against your mouth   your love
sliding…sliding…
our bodies move and join
unbearably
your face above me
   is the face of all the gods
       and beautiful demons
your eyes…
            love touches love
            the temple and the god
            are one

TO FUCK WITH LOVE              PHASE III
to fuck with love
to love with all the heat and wild of fuck
the fever of your mouth devouring all my secrets and my alibis
leaving me pure            burned into oblivion
the sweetness     UNENDURABLE
            mouth               barely touching            mouth
                                    nipple to nipple we touched
                                    and were transfixed
                                    by a flow of energy
                                    beyond anything I have ever known
                                    we TOUCHED!
                                    and two days later
                                    my hand embracing your semen-dripping cock
                                    AGAIN!
                                    the energy
                                    indescribable
                                    almost      unendurable
the barrier of noumenon-phenomenon
       transcended
the circle    momentarily complete
                                                            the balance of forces
                                                                        perfect
                                    lying together, our bodies slipping into love
                                    that never have slipped out
                                    I kiss your shoulder and it reeks of lust
                                    the lust of erotic angels fucking the stars
                                    and shouting their insatiable joy over heaven
                                    the lust of comets colliding in celestial hysteria
                                    the lust of hermaphroditic deities doing
                                    inconceivable things to each other and
                                    SCREAMING DELIGHT over the entire universe
                                                                                                                  and beyond
                                    and we lie together, our bodies wet and burning, and
                                    we WEEP     we WEEP  we WEEP the incredible tears
                                    that saints and holy men shed in the presence
                                    of their own incandescent gods
                        I have whispered love into every orifice of your body
                                         As you have done
                                                to me
my whole body is turning into a cuntmouth
    my toes my hands my belly my breast my shoulder my eyes
    you fuck me continually     with your tongue you look
                           with your words with your presence
                     we are transmuting
                     we are as soft and warm and trembling
                     as a new gold butterfly
                              the energy
                              indescribable
                              almost     unendurable
at night            sometimes      I see our bodies glow




[6] http://kitap.radikal.com.tr/makale/haber/tomris-uyarin-capkinligi-386455