N.Gün Uzun’un kendisini “farklı yaşam deneyimlerine tanıklık etmiş
gibi değil, sadece bir röntgenci gibi“ hissettiğini söylediği[1],
Gül Yaşartürk’ün kadın erkek rollerinin benimsenmesinden ziyade “açık biçimde işçi ve
burjuva diyalektiği üzerine kurulu bir ilişki” gördüğü[2]
bir filmden bahsedeceğiz. Bu iki yorumdan hareketle filme, “cinsel aşk” ve “sınıf”
perspektifinden bakacağız.
Blue Angel
Julie Maroh
Abdellatif
Kechiche’nin yönetmeni olduğu Mavi En Sıcak Renktir (Blue Is The Warmest Color, La vie
d'Adèle, 2013) filmi, Julie Maroh’nun Blue
Angel (2009) başlıklı çizgi romanından beyazperdeye uyarlanmış.[3] 1985
doğumlu Maroh 19 yaşında yazmaya başladığı romanını 22 yaşına kadar yoğun
biçimde çalışmak kaydıyla toplamda beş yılda tamamlamış ve roman ilk baskısını
2010 yılında Fransa’da yapmış.[4] Romanda
Clémentine adıyla yer alan
karakteri Kechiche filmde Adèle olarak adlandırmış.
Roman Clémentine karakterinin ölümüyle sonlanırken filmde yönetmen Adèle için böyle bir son
hazırlamıyor ve bu roman ile film arasındaki en önemli farklılığı teşkil
ediyor. Bunun yanında romandaki karakterlerin daha genç olması gibi küçük
farklılıklar da bulunuyor.[5]
Fakat bunlardan daha önemli olan yazarın (Maroh) filme getirdiği eleştiri.
Maroh filmde “lezbiyen seks”in sergileniş biçimine karşı çıkıyor ve filmdeki
sevişme sahnelerini “pornoya dönüşen”, kaba (brutal) ve adeta cerrahi
(surgical) bir temsil olarak nitelendiriyor.[6]
Seks
Filmdeki sevişme
sahnelerinin nicel ve nitel olmak üzere iki boyutu bulunuyor. Nicel bakımından
getirilen eleştiri filmdeki sevişme sahnelerinin uzunluğu/yoğunluğu üzerine
odaklanıyor. Niteliği esas alan eleştirilerse bu sahnelerdeki lezbiyen aşkın/seksin
temsil biçimi üzerine yoğunlaşıyor.
Filmde, Emma ve Adèle arasında geçen beş sevişme sahnesi neredeyse
filmin % 10’unu kaplıyor ve basının ilgisini % 90 düzeyde çeken konu oluyor.[7] Filmdeki
on dakikaya varan uzun sevişme sahnesi romanla karşılaştırıldığında, bu
sahnenin 160 sayfalık kitapta 4 sayfalık (94-97) bir yer işgal ettiği görülüyor.[8] Bu
nedenle bazı eleştirmenler tarafından Kechiche “röntgencilik”le (voyeurism)
suçlanıyor.[9] Buna
karşı kimi yorumcular da, sevişme sahnelerinin cinsellik sömürüsüne
dönüşmediğini, güçlü feminist karakterler yaratan yönetmenin bu sahnelerle
“duyguyu, gönül yarasını, hayattaki heyecan verici fırsatları” göstermeyi
başardığını düşünüyorlar.[10]
Sevişme
sahneleri, uzunluğunun yanı sıra, oyuncuların yönetmenle girdikleri tartışmalarda,
bir başka yönüyle, “çekim yöntemi” üzerinden gündeme geliyor. Bir daha Kechiche
ile asla çalışmayacağını söyleyen Lea Seydoux (Emma) yönetmenin çalışma stili ve setteki sert davranışlarından şikayet ediyor.[11] Seydoux,
sevişme sahnelerinde kendisini bir fahişe gibi hissettiğinden dert yanarken, Adèle Exarchopoulos (Adèle) bu sahnelerde yönetmenin
oyunculara saygısız biçimde davrandığını belirtiyor.[12] Yönetmense bu eleştirileri kabul etmiyor hatta dava
konusu yapacağını söylüyor.[13]
Martha
Thompson’a göre sevişme sahneleri, farklı sınıflardan gelen iki kadının,
toplumsal konumdan kaynaklanan engellerin aşıldığı “umut” anları ve iki insan
arasındaki “sınıfsal” ayrımı dışarıda bırakan organik bir ilişkiyi gözler önüne
seriyor/görmemizi sağlıyor.[14] Yani
sınıfsal köken farklılığı sevişme sırasında ortadan kalkıyor, iki eşit aşık,
partner olunuyor ve yönetmen de bunu sevişme sahneleri aracılığıyla seyirciye
iletiyor. Burada “sınıf” konusuna girmemiz gerekiyor ama henüz sevişme
sahnelerinin nitelik yönünden eleştirisine değinmedik.
seX
Filmi diğer
“sıradan aşk filmleri”nden ayıranın “uzun ve abartılı sevişme sahneleri”
olduğunu söyleyen Uzun şöyle devam ediyor: “Filmin
çekildiği yer Fransa ve sadece orada değil dünyanın büyük bir kısmında sevişme
sahneleri sansürlenmiyor artık, özellikle çıplak kadın bedeni görsel sanatların
ikonu zaten. Dolayısıyla filmde iki kadının bedenlerinin teşhiri, uzun uzadıya
sevişme sahnelerinin olması, onu cesur ve çekincesiz yapmaya yetmiyor. Zaten
bir heteroseksüel için ekrandaki tek eksiklik bir penisti. Olsa olsa bu
filmdeki sevişme sahneleri diğerlerinden farklı olarak, lezbiyenlerin nasıl
seviştikleri hakkında fikri olmayan izleyicinin merakını gideriyor.” [15]
Uzun’un sözünü
ettiği “lezbiyenlerin nasıl seviştikleri” hakkında merak giderme meselesine
Julie Maroh da değiniyor. Maroh hikayenin, queer, trans ve sorgulayan gençlerin
kendi içlerinde ve kendi çevreleriyle olan ve başa çıkmaları gereken sorunlar
hakkında olduğunu belirtiyor[16]
ve şöyle diyor: “Benim için, kitapta bu
konulara girmek, kendi gerçekliğimizi heteroseksüel okuyuculara gösterebilmenin
bir yolu oldu aynı zamanda.” [17]
Filmin romandan,
“eşcinsel haklar”a odaklanma bakımından farklılaştığı iddiasına karşı Thompson
filmi, tam da Fransa’da eşcinsel evliliğinin tartışıldığı günlerde, eşcinselliğin
topluma entegrasyonunun kutlanması olarak nitelendiriyor. Bazı eleştirmenler de filmin romanın aksine
eşcinsel hakları üzerine olmadığını, yönetmenin güçlü bir Adele karakteri
yaratarak[18]
ve ilişkiyi ölümle bitirmeyerek “aşk”ın bir ilişkiyi sürdürmek için yeterli
olmadığını anlattığını savunuyorlar.[19]
Bu arada yönetmen, eşcinsel evliliğe karşı çıkanlara filmi izlemelerini tavsiye
ediyor.
Filme feminist
perspektiften getirilen eleştirilerde, öncelikle lezbiyen aşk ve cinselliğin
perdeye yansıtılış biçimine itiraz ediliyor. Lezbiyen olmayan yönetmen ve
oyuncular gerçek olmayan bir lezbiyen aşk ve cinsellik temsili sunuyor ve bu
temsil bildik “erkek bakışı”nı yansıtıyor. Kadın bedeni ve cinselliği bir
yandan pornografik biçimde, öte yandan kadın bedeni ve cinselliği
mistikleştirilerek/kutsallaştırılarak veriliyor. Sophie Bramly, “heteroseksüel
erkek hiçbir zaman kendi fantezileri dışında iki kadının filmini çekmeyecek”
sözleriyle geleceğe dair umutsuzluğunu dile getiriyor.[20]
Filmde, genç
kızın (Adèle) poposunu
çerçevede merkeze alan/ön plana çıkaran kamera, bir başka sahnede uyuyan
Adele’in vücudunda geziniyor ve bu şu soruya yol açıyor: Yoksa Adele rüyasında kendi ateşli bedenini mi görüyor? [21]
Manohla Dargis’e göre kadın bedeninin bu derece mercek altına alınması, ses ve
görüntülere sızan, seks, kadın arzusu ve anneliğe dair patriyarkal endişeyi
yansıtıyor. Sanki Adele’in bedeni çözülmesi gereken bir gizem taşıyor ve bu
gizemi çözmede Emma ona yardımcı oluyor.[22] Erkek yönetmen kadınlara “orgazm, kadın
bedeni” hakkında dersler veriyor ve film, Avrupa sanat sinemasının, tutku, haz
ve sanatı harmanlayan standart örneklerinden biri olmanın ötesine geçemekle
eleştiriliyor.[23]
Yönetmen bu eleştirilere karşı, bu sahneleri çekerken yapmaya çalıştığı şeyin “güzel
bulduğu” şeyi resmetmek olduğunu söylüyor ve sevişme sahnelerinin güzel ve
doğal görünmeleri için epey zaman harcadığını belirtiyor.[24]
Sınıf
Soraya Roberts filmin sadece seks üzerine
olmadığını, bir yanıyla da işçi sınıfından bir lise öğrencisiyle üst sınıftan
bir sanatçı arasındaki ilişkiyi anlattığını düşünüyor. Yönetmen de bir
görüşmede, filmdeki temalardan birinin de toplumdaki sınıfsal bölünme ve bunun
toplumda yarattığı sorunlar olduğunu ifade ediyor.
Roberts filmdeki karakterlerin sınıfsal
köken farklılığının bu karakterleri canlandıran oyuncular bakımından da geçerli
olduğunu belirtiyor. Ünlü bir prodüksiyon şirketinin (Pathé ) başkanının torunu olan
ve zengin, burjuva bir çevreden gelen Lea Seydoux filmde sanatçı Emma’yı
oynarken, daha mütevazi bir çevreden gelen Adèle Exarchopoulos işçi sınıfı bir ailenin kızı olan Adèle
karakterini canlandırıyor. Yönetmen, bu seçimi özellikle yaptığını, Adèle
karakterinin işçi sınıfından gelen bir oyuncu tarafından oynanmasını istediğini
dile getiriyor.[25]
Roberts’a göre karakterler işçi sınıfı ve
üst sınıf olarak ayrışırken, Thompson, Emma ve Adèle’i “üst ve düşük orta sınıf” olarak konumlandırıyor.[26]
Fakat her iki yorumcu da, sevişme sahnelerinin bu sınıfsal ayrışmanın ortadan
kalktığı anlar olduğu ve bu nedenle uzun olduğu konusunda ortaklaşıyorlar. Bir
başka yorumda, sınıfsal kökenin vurgulandığı sahnelerden en önemlisi olan
“yemek sahnesi”nden hareketle, karakterlerin cinselliğe bakışı da
yorumlanabiliyor. Buna göre işçi sınıfından gelen Adèle, yemek yerken sergilediği doğallığı
cinselliği yaşama biçimine de yansıtıyor.[27]
Sınıf perspektifiyle ilgili bir diğer sahne
de, Adèle’in katıldığı eğitim hakkı gösterisi.
İşçi veya düşük orta sınıftan gelen birçok kişi gibi Adèle de öğretmen olmak istiyor ve 68
Mayıs’ın da gösterileri hatırlatan yürüyüşte herkes için erişilebilir eğitim
talebini haykırıyor. Film ilerledikçe Adèle’in bir başka gösteriye katıldığını görüyoruz. Bu kez
Eşcinsel Onur Yürüyüşü’nde Emma’yla birlikte yürüyor.[28]
Yaşartürk’ün sınıf yaklaşımını temel aldığı
yazısında öne çıkardığı hususlar da benzer: Aileler arasında öğretmenlik
mesleğine bakış farkı, yemek sahnesi ve Adele’in katıldığı eğitim hakkı gösterisi.
“Sınıflarda
geçen sahneler aynı zamanda, Adèle’in öğretmenlik mesleğine hayranlığının oluşumunu anlatmaya ve Adèle’in şahsında öğretmenliğin yüceltilmesine de hizmet
ediyor. Adèle, Emma’nın ailesiyle yemek yediği sahnede
öğretmenlik yapmak istediğini çünkü ailesi ve arkadaşlarının ona göstermediği
birçok şeyi okulda keşfettiğini, kendisinin de başkaları için aynı şeyi yapmak
istediğini söylüyor. Öğretmen olduğundaysa, onu öğrencileri ile birlikte
Fransızların milli ötekisi addedebileceğimiz Afrika müziği ve Afrika
kıyafetleri içerisinde dönem gösterisi yaparken izliyoruz. Yönetmenin
öğretmenlere, artık bir meta - tüketim nesnesi halinde dönüşmüş olarak sunduğu,
dar alana hapis olmuş sanattan çok daha fazla değer verdiğini söylersek
yanılmış olmayız. Filmin uyarlandığı çizgi romanda karakterin adı Clementin’ken
yönetmenin Adèle’i tercih
etmesinin sebebi kelimenin Arapça’daki anlamının adalet olması. Dolayısıyla bir
karakter olarak Adèle
özgürlüğün, eşitliğin, adaletin temsilcisidir. Adèle’i, arkadaşlarıyla birlikte sendikaların
düzenlediği büyük bir yürüyüşte izliyoruz, yürüyüş sırasında işitilen marşa Adèle’in görüntüleri eşlik eder ve Adèle bağırır: asla
pes etmeyeceğiz.”
Yaşartürk’e göre
Emma sınıf bilinci olan bir birey değildir. “Mavi özgür bir ruhun, yaratıcılığın, teslim olmamışlığın rengidir ve
üniversite öğrencisi isyankar Emma’nın saçları da mavidir. Emma üniversiteyi
bitirip, sisteme entegre olan, meta kapitalizmi çerçevesinde ürünler veren bir
“sanatçı” haline geldiğinde bu ruhu yitirir ve mavide temsil edilen, hayata
dair üretken enerjiyi devam ettiren karakter Adèle olur.
Adele’in her şeyi yemesi, ayırmaması da, hayata duyduğu açlıkla ilişkilidir.
Emma’nın ailesinin “gözünün tokluğu”, makarnaya burun kıvrılması, yemekte seçim
yapılan evrenin giderek daralması onların özelinde burjuvaların dünyaya
duydukları heyecansızlığı, tokluğu ve ilgisizliği anlatır.”
Adèle
ise işçi sınıfının çocuğudur ve mavi Adèle’in rengidir. Yemek sahnesinden hareketle Yaşatürk yönetmenin
“Emma’nın babasıyla dalga geçercesine,
bize bir sınıf olarak burjuvazinin üretemediğini, tükendiğini ve hayatla maddi
bağlantılarını yitirdiklerini” söylediğini savunur. Emma’nın Adèle’i terk etmesiyse, aralarındaki eşitsizliğin kendisini gösterdiği yer olarak yorumlanır. “Emma’nın hakkı olan şey (sevgilisinden
başkasıyla görüşmek ve kendine ilişki dışında sorgulanamaz bir yaşam alanı
kurmak) ne yazık ki burjuva ahlakı çerçevesinde Adèle’in hakkı
değildir.”
Adèle’in
terk edilmesiniyse şöyle gerekçelendirir Yaşartürk: “Adèle’in emeği görünmez emektir, Emma’nınki gibi değişim
değeri olan bir emek değildir. Filmin sonundaki sergi sahnesi, iki insan
arasındaki ilişkinin dahi statüsel - göstergesel bir değer yüklendiğini
gösterir. Adèle tam da
bunun için terk edilmiştir, bir gösterge değeri olmadığı için.” [29]
Mavi
Sınıfa odaklanan
yorumcular filme olumlu eleştiriler yöneltmekte, ya Yaşartürk gibi uzun sevişme
sahnelerini dikkate almamakta ya da Roberts ve Thompson gibi bunu “sınıf”ı
kullanarak gerekçelendirmektedirler. Yaşartürk Adèle’in katıldığı iki gösteriden biri olan eğitim hakkı gösterisinden “sınıf bilinci” çıkarırken, diğer gösteriyi
(Eşcinsellerin Onur Yürüyüşü) hiç dikkate almaz.
Ayrıca Emma’nın “sınıf bilinci olmayan bir birey” olarak nitelendirilmesi ve bunun “ünversiteyi bitirip
sisteme entegre olan bir sanatçı” olmakla kaybedilen bir şeye (mavide temsil
edilen ruh) bağlanması “sınıf ve sınıf bilinci” kavramlarına ilişkin bir kafa
karışıklığını göstermektedir. Bu bakımdan, yani sevişme sahnelerini nicel ve
nitel yönden değerlendirme açısından, feminist perspektifin katkısı önem arz
etmektedir.
Filmde, romanın
ana teması olan eşcinsel hakları bir kenara bırakılmakta, yönetmenin seyirciye “güzel”
sevişme sahneleri sunma çabası öne çıkmaktadır. Feminist eleştirinin dışında, sınıf
veya diğer perspektifler, bu sahneleri “aşkın, duygunun iletilmesi” veya “sınıftan
kaynaklanan engellerin ortadan kalktığı anlar” şeklinde gerekçelendirmeye
çalışmakta, filmin “piyasa değeri”ne katkısı yönünden bir sorgulama
yapmamaktadır. Bir yorumda belirtildiği gibi, “Mavi, mavi değildir aslında.”[30]
“Film sanki “meraklı” heteroseksüel kadınlara,
eşcinsel kadınların da tıpkı kendileri gibi, aşk ilişkilerinde sınıfsal,
kültürel, cinsel aşağılanmayla karşı karşıya olduklarını, tıpkı kendileri gibi
duygusal-bedensel ilişkilerinde iktidar ilişkilerini yeniden ürettiklerini
söylüyor. Sadece bunu söylemekle kalmıyor, bu lezbiyen ilişkide de eşitlik,
özgürlük falan hak getire, egemeni-erili temsil eden tarafın, daha o “büyük ve
tutkulu!” aşkı kaybetmenin acısını yaşayıp bitirmeden “aile olunacak kadın”a
koşacağını, davulun bile dengi dengine olduğunu…”
Belki de, filmin
son bölümünde Adele’in öğrencilerine okuttuğu Alain Bosquet’nin Gerek Yok adlı
şiirinde söylendiği gibi, bu
şiirin şairi bütün bunları ve binlerce şeyi daha söyler, gerek yok anlamaya.
No need
The elephant's trunk
is for picking up pistachios:
no need to bend over.
The giraffe's neck
is for grazing on stars:
no need to fly.
The chameleon's skin,
green, blue, lavender, white,
as it wishes,
is for hiding from ravenous animals:
no need to flee.
The turtle's shell,
is for sleeping inside,
even in winter:
no need for a house.
The poet's poem,
is for saying all of that
and a thousand thousand thousand other things:
no need to understand.
is for picking up pistachios:
no need to bend over.
The giraffe's neck
is for grazing on stars:
no need to fly.
The chameleon's skin,
green, blue, lavender, white,
as it wishes,
is for hiding from ravenous animals:
no need to flee.
The turtle's shell,
is for sleeping inside,
even in winter:
no need for a house.
The poet's poem,
is for saying all of that
and a thousand thousand thousand other things:
no need to understand.
Pas Besoin
La trompe de l'éléphant,
c'est pour ramasser les
pistaches:
pas besoin de se baisser.
Le cou de la girafe,
c'est pour brouter les
astres:
pas besoin de voler.
La peau du caméléon,
verte, bleue, mauve,
blanche,
selon sa volonté,
c'est pour se cacher des
animaux voraces:
pas besoin de fuir.
La carapace de la tortue,
c'est
pour dormir à l'intérieur,
même
l'hiver:
pas
besoin de maison.
Le poème
du poète,
c'est
pour dire tout cela
et mille
et mille et mille autres choses:
pas
besoin de comprendre.
Gerek Yok
Filin hortumu,
Fıstık toplamak içindir
Gerek yok eğilmeye
Zürafanın boynu,
Yıldızlarda otlamak içindir
Gerek yok uçmaya
Bukalemunun derisi,
Yeşil, mavi, lavanta ve beyaz
Nasıl isterse (keyfi bilir)
Yırtıcı hayvanlardan gizlenmek içindir,
Gerek yok kaçmaya
Kaplumbağanın kabuğu,
İçinde uyumak içindir,
Gerek yok bir eve
Şairin şiri,
Bütün bunları
Ve daha binlerce binlerce diğer şeyleri
Söylemek içindir
Gerek yok anlamaya
https://www.academia.edu/16868150/_Mavi_En_S%C4%B1cak_Renktir_Filminde_seX
[1]N.Gün
Uzun, Mavi: Sıradan Bir Aşkın Güncesi, BİA Haber Merkezi, 30 Kasım 2013 http://bianet.org/biamag/sanat/151687-mavi-siradan-bir-askin-guncesi
[2]
Gül Yaşartürk, Sınıf Mücadelesinin Aşkta Vücut Bulması: Mavi En Sıcak Renktir,
BİA Haber Merkezi, 25 Ocak 2014 http://bianet.org/biamag/sanat/153038-sinif-mucadelesinin-askta-vucut-bulmasi-mavi-en-sicak-renktir
[3]
Farihah Zaman, Pleasure Principle, 24 Ekim 2013 http://reverseshot.org/reviews/entry/1657/blue_warmest_color
[4]
Rachel Kramer Busse, “Blue Is the Warmest Color” author: “I’m a feminist but it
doesn’t make me an activist”, 21 Eylül 2013 http://www.salon.com/2013/09/21/blue_is_the_warmest_color_author_im_a_feminist_but_it_doesnt_make_me_an_activist/
[5]
Zac Oldenburg, Dissecting Blue Is the Warmest Color: The Graphic Novel vs. The
Film, 19 Kasım 2013 http://havingsaidthat.net/dissecting-blue-warmest-color-graphic-novel-vs-film/
[6] http://www.nytimes.com/2013/10/27/movies/the-trouble-with-blue-is-the-warmest-color.html?pagewanted=1&_r=1&
[7]
B.Ruby Rich, Blue Is the Warmest Color: Feeling Blue https://www.criterion.com/current/posts/3072-blue-is-the-warmest-color-feeling-blue
[8] http://www.thedailybeast.com/articles/2013/10/28/blue-is-the-warmest-color-see-what-the-sex-scene-looks-like-in-the-graphic-novel.html
[9]
B.Ruby Rich, Blue Is the Warmest Color: Feeling Blue https://www.criterion.com/current/posts/3072-blue-is-the-warmest-color-feeling-blue
[10]
Nicholas Bell, Blue Is the Color of My True Love’s Hair: KechicheTakes Us Deep
Sea, Baby, 22 Mayıs 2013 http://www.ioncinema.com/reviews/blue-is-the-warmest-color-review#sthash.OHcuterP.dpuf
[12]
Soraya Roberts, “Blue Is the Warmest Color” is about class, not just sex, 3
Kasım 2013 http://www.salon.com/2013/11/03/blue_is_the_warmest_color_is_about_class_not_just_sex/
[14]Martha
Thompson, Blue Is the Warmest Color 1: Unrsolved Alienations of Class, 10 Ocak
2014 http://brightlightsfilm.com/blue-is-the-warmest-color-1-unresolved-alienations-of-class/#.vfxvidltmko
[16] http://www.thedailybeast.com/articles/2013/10/28/blue-is-the-warmest-color-see-what-the-sex-scene-looks-like-in-the-graphic-novel.html
[17] http://www.salon.com/2013/09/21/blue_is_the_warmest_color_author_im_a_feminist_but_it_doesnt_make_me_an_activist/
[20] http://www.nytimes.com/2013/10/27/movies/the-trouble-with-blue-is-the-warmest-color.html?pagewanted=1&_r=1&
[21] http://www.nytimes.com/2013/10/27/movies/the-trouble-with-blue-is-the-warmest-color.html?pagewanted=1&_r=1&
[22] http://www.thedailybeast.com/articles/2013/10/28/blue-is-the-warmest-color-see-what-the-sex-scene-looks-like-in-the-graphic-novel.html
[23] http://www.nytimes.com/2013/10/27/movies/the-trouble-with-blue-is-the-warmest-color.html?pagewanted=1&_r=1&
[24] http://www.nytimes.com/2013/06/06/movies/julie-maroh-author-of-blue-novel-criticizes-film.html?_r=0
[26] http://brightlightsfilm.com/blue-is-the-warmest-color-1-unresolved-alienations-of-class/#.vfxvidltmko