Blake’in iki şiirini konu olan
yazının ikinci bölümüne, birinci bölümde[1]
Sennur Sezer’in dile getirdiği ayrımı hatırlayarak başlayabiliriz. Sezer iki
şiir arasındaki farkı, ilk şiirde baca temizleyicisi “çocukların acısının
işlenmesi”, ikinci şiirdeyse “çocukların ezilmelerinin sebepleri olan kişilerin
ve sınıfların suçlanması” olarak ifade ediyordu.[2]
Blake’in baca temizleyicisi
figürüne başvurduğu diğer bir şiiri olan Londra’yı (London) inceleyen Mevlüde Zengin (2014), şairin o şiirde otoriteyi ve gücü temsil eden
“hükümet, monarşi ve kilise” kurumlarına yönelttiği eleştiriyi, dönemden
seçtiği “baca süpürücüsü, asker ve fahişe” figürlerini genelleştirerek
yaptığını öne sürüyor. Bu genelleştirilmiş figürlerin arkasında, Kilise ve
monarşinin baskısı altında yaşayan, toplumsal sistemin yol açtığı sefil yaşam
koşullarına katlanmak zorunda kalan sıradan insanlar bulunur. Şiirdeki bu üç
figür, Londra’daki sanayileşmenin kurbanlarını temsil eder. Zengin’e göre Blake
bu şiirde yönetim, kraliyet ve Kilise tarafından fakirleştirilen,
ötekileştirilen, dışlanan ve sömürülenlerin sesi olmuştur ve şiir yazıldığı
dönemin egemen güçlerine karşı duran politik ve sosyal protesto metni olarak
değerlendirilebilir.
Londra şiirinde de karşımıza çıkan
baca temizleyicisi figürü, bu yazıda incelenen iki şiirin ana karakteri ve
tarihsel bir karşılığı da var. 18 ve 19.
Yüzyıllarda, İngiltere’de, fabrika ve tarlalarda çalışan işçilerin durumu
kötüdür, fakat aile gelirine katkı sağlasınlar diye çalışmak zorunda bırakılan
çocukların koşulları ürkütücü düzeydedir. Sanayileşme, kitlesel üretim, tarımdan kopan
insanları kentlere toplamış, işçileştirmiş, önce aile çiftliklerinde
çalıştırılan çocuklar, sonra iş için yetişkinlerle rekabete zorlanmışlar. Hem az para verilen hem de fazla çalışmaya
zorlanan bu çocuklar tehlikeli şartlarda saatlerce çalıştırılmışlar, ağır
çalışma şartları nedeniyle yaralanmış, hastalanmış ve çoğu erken yaşlarda
ölmüşler. Büyüyemeden, 16 yaşını göremeden ölen bu çocukları efendilerine-patronlarına
satanlar da, onların yaşam mücadelesi veren, kötü beslenen ve sık sık sık
sakatlanan ana babalarıdır. İşte aşırı biçimde sömürülen bu çocuk işçilerin
koşulduğu işlerden birisi de, ancak yaşları çok küçük çocuk bedenlerinin
sığabileceği dar bacaların temizlenmesi işidir (Dragounová, 2008; McClard, 2008).
İşçileri kollayan, iş güvenliğine önem veren
yasalar da yoktur o dönemde. Blake Masumiyet
ve Tecrübe Şarkıları’nı böyle bir ortamda yayımlar (1794) ve çocuk
işçiliğinin kaldırılmasını veya en azından yeniden düzenlenmesini amaçlar.
Ancak yayın, Blake’in sağlığında çok dikkat çekmez, çok az kişinin
dikkatini çeker. Blake öldükten sonra bir destek tabanı bulan yayına, resmi
ilginin (İngiliz Parlamentosu) gösterilmesi 1844’ü
bulur (McClard, 2008; Vines,
2005).
Masumiyet
Şarkıları’ndaki “The Chimney Sweeper”
Masumiyet bölümündeki
şiirde, 18 ve 19.yüzyıllar İngiltere’sindeki çocuk işçiliğinin karanlık yüzü, sanayileşmenin,
çocuk emeği sömürüsünde görüldüğü gibi vahşete varan sonuçları resmedilir.
Çocuklar babaları tarafından satılmakta, baca temizleyicisi olarak
çalıştırılmaktadır (Afrin, 2012; Jain, 2013).
Annem
öldüğünde ben çok küçüktüm,
Ve babam beni
sattığında daha dilim
Dönmüyordu
bile bacacı sözüne. Şimdi işte
Bacanızı
temizler ve uyurum is içinde.[3]
İlk dörtlükteki çocuk, belki 5 yaşından daha büyük değildir. İşini
söylemeye dili dönmemekte, onun ağzında sweep sözcüğü weep sözcüğüne dönüşmektedir. Çocuk annesinin ölümü üzerine babası
tarafından satılır ve muhtemelen bir daha babasını da göremeyecektir. Çocuğun
gözünde içinde bulunduğu durum, acı verici yanından çok, masumiyet ve
memnuniyete tekabül eder. Traş edidiği için ağlayan Tom’u artık kurum beyaz
saçlarını lekeleyemeyecek diye teselli etmeye çalışır (Dragounová, 2008).
Küçük Tom
Dacre var ya, ağlamıştı kuzu sırtı gibi
Kıvır kıvır
saçları kesilirken, ben de dedim ki,
Şşt Tom
boşver, çünkü kafan çıplak kaldığında
Bilirsin kurum
zarar vermez beyaz saçına.
Manali
Jain’e göre (2013), Tom’un traşlı başı onun ve onun gibi binlerce diğer çocuğun
feda edildiği, masumiyetlerinin kölelleştirildikleri bir düzen tarafından yok
edildiği anlamına gelir. Michaela
Dragounová (2008), Tom’un kıvırcık saçlı kafası kuzuya benzetilmesini bir
Hristiyan teması olan “İsa-kuzu”ya gönderme olarak okur ve masumiyet ve itaati
simgelediğini düşünür. Blake şiirinde kuzu, Tanrı’yı simgeler ve masumiyetin üç evresi,
babeklik, çocukluk ve gençliktir (Afrin, 2012).Böylece Hristiyan doktrini çocukların ucuz işgücü olarak çalıştırılmaya
boyun eğmesi, itaat etmesine hizmet eder. Onlar binlercedir ve sadece ticari
metadırlar. Kanserden ölmeleri hiçbir şeyi değiştirmez, yerlerini yenileri
alır. Kurtuluşu da bir Hristiyan teması sağlar, bir melek onları babalarına,
Tanrıya götürür. Kurtuluş umudu, ölümden sonraki hayattır (Dragounová, 2008).
Ve böylece
sakinleşti, ve tam o gece,
Tom uyurken
öyle bir hayal görmüş ki,
Dick, Joe, Ned
ve Jack, binlerce temizleyici,
Kapkara
tabutlara konmuş hepsi,
Bir Melek
gelmiş elinde parlak bir anahtarla,
Ve tabutları
açıp hepsini serbest bırakmış. Sonra
Yeşil bir
düzlükten aşağı güle oynaya koşmuşlar,
Bir ırmakta
yıkanmış ve Güneşte parlamışlar.
Sonra çıplak
ve beyaz, bırakıp bütün çantaları arkada,
Bulutların
üstüne yükselmiş, eğlenmişler rüzgarda.
Ve Melek Tom’a
iyi bir çocuk olursa, Tanrı’nın ona
Baba olacağını
söylemiş, ve üzülmeyeceğini bir daha.
Tom’un babasızlık ve aile
bakımından yoksunluk duygusu onu yaralar ve gerçek hayatta karşılık bulamayan
arzular, rüyada gerçekleşmiş olarak karşımıza çıkar. Tom onu koruyan, ona iyi
davranan bir baba hayal eder (Afrin, 2012). Ancak Tom’un
rüyasında gördüğü bütün baca temizleyicilerini kurtaran melek sadece bir düştür,
gerçek dünya farklıdır. Gerçeklik, onların beyaz bedenlerindeki saflığın
kurumla lekelenmesiyle simgelenir. Sağlıksız koşullarda çalışan, kötü beslenen
baca temizleyicileri erken ölürler ve “kara tabutlar” onların ölümünün
masumiyetin ölümü olduğunu söyler. Baca temizleyicisi olarak çalışmaya zorlanan
çocukların, çocuklukları, iyilik ve masumiyetleri kötülük tarafından sömürülmektedir
(Jain, 2013).
Ve
sonra Tom uyandı, biz de karanlıkta kalkıp
İşe
gittik çantalarımızı fırçalarımızı alıp,
Sabah
soğuktu ama Tom mutlu ve sıcaktı, gerek yok demek ki
Sıkıntıdan
korkmasına kimsenin, yaparsa görevini.
Gerçeklik karşısında çocuğun devam eden iyimserliği,
Hristiyan inancının ona öğrettiği “görev”
anlayışında yatar (Dragounová, 2008; McClard, 2008). Masumiyet şarkılarında
ölümden sonraki hayat bireyi
güçlendiren, pozitif bir faktör olarak ortaya çıkar (Afrin, 2012). Yetişkinlerin
dünyası çocuklara, masumiyeti yok eden bir kötülük dünyası olarak yansır ve
acı-umutsuzluk verir. Tek başına değerlendirildiğinde birinci şiir, insanların içinde var olan
ve dışarıdaki güçler tarafından bozulan-sınırlanan ilahi/kutsal dünyaların
insana huzur verebileceğini söylüyor gibidir (Musante, 2007). Ancak bu şiir,
tecrübe bölümündeki, toplumsal eleştirinin öne çıktığı diğer şiirle birlikte
düşünülmelidir.
Tecrübe
Şarkıları’ndaki “The Chimney Sweeper”
Masumiyet ve Tecrübe
şarkıları birbirine zıt öğelerle tasarlanmıştır. İlk bölümde tahayyül edilen masumiyetin,
Tecrübe bölümünde hayat-gerçeklik tarafından nasıl bozulduğu, yok edildiği
gösterilir.Tecrübe bölümü hem kötümser olmak hem de Kilise
gibi kurumlara eleştiri getirmekle, Masumiyet bölümünden ayrılır (Afrin, 2012,
McClard, 2008).
İkinci şiirde, ilk şiirdeki uysal kuzu imgesinin
yerini, “kar içindeki küçük kara şey” alır. İsimsiz bir şehrin caddelerinde
yalnız bir çocuk dolaşmaktadır. Küçük işçi, şimdi, bir hayvan değil, hiçkimsenin
duygularına seslenemeyen bir şey, yalnızca “bir şey”dir. Ana-babasının
kiliseye, Tanrı’ya ve onun rahip ve kralına dua etmeye gitmesi, şiirin
toplumsal eleştiriye döndüğü yerdir (Dragounová, 2008).
Küçük kara bir şey karlar içinde;
Bağırıyor bacacı! Bacacı! Kederli bir sesle
Nerde senin anan baban? Söyle bana?
İkisi de kiliseye gittiler tapınmaya.[4]
Çünkü ben mutluydum çimenler üstünde,
Ve gülüyordum kışın karları içinde:
Bana ölüm giysilerini giydirdiler,
Ve bu kederli şarkıyı öğrettiler.
Baktılar
mutluyum, dans edip şarkı söylüyorum,
Bana
zarar vermediklerini düşündüler;
Dua
etmeye gittiler Tanrı’ya, onun Rahibine ve Kralına,
Bizim
sefaletimizden bir cennet kuranlara.
Şair sadece kiliseyi suçlamaz, kralı da bu
durumdan sorumlu tutar. Hristiyan doktrini çocukları, İsa ve onun çocuklarına,
itaatkar kölelere/masum kuzulara dönüştürmektedir (Dragounová, 2008). Ne Kilise ne de devlet, çocukların ölürcesine
çalıştırılmalarını ve yetersiz beslenmelerini önlemeye yönelik bir şey
yapmamışlardır. Aileleri de, inançlı olmalarına rağmen çocuklarını ihmal edip yönlerini
kiliseye çevirmişlerdir (Afrin, 2012).
Nujhat Afrin’e göre
(2012), her iki şiirde de baca temizleyicisi, merhametsiz bir dünyada,
sıkıntılar içindedir ve gerçkleşmemiş, tatmin edilmemiş arzularıyla vardır.
Tecrübe bölümü kötümserdir ve birinci şiirdekinin aksine baca temizleyicisi
sefaletten kendini kurtaramaz. Masumiyet şarkılarında ölümden sonraki
hayat güçlendiren, pozitif bir faktörken,
tecrübe şarkılarında Blake gözümüzü topluma çevirir ve kendi zamanındaki
toplumdan öfke duyar.
Michael James McClard’a
göre (2008), her iki şiirde de merkezde olan sömürülen çocuklardır.
Birincisinde çocuk naif biçimde memnundur hayatından. Birincisinde kurbanların
durumu kabullenmesi, ikincisinde farkındalık ve protesto söz konusu olsa da, Blake bize farklı durumlarda çocukların farklı
tepkiler geliştirebileceğini ve toplumsal koşulların değişmesi için çocuklara
kendi çıkarlarını belirlemede güvenilemeyeceğini, bunun yetişkinlere düşen bir
görev/sorumluluk olduğunu söyler. Bu, 18.yüzyılda olduğu gibi bugün de böyledir.
Şarkı
İki şiiri birlikte ele
almanın yanına genel olarak “Blake şiirini” koyarak bağlamı genişletebiliriz. Olivier Bochettaz’a göre (2011) Blake insanlığa,
uygarlaşmanın bizi gerçek doğamıza yabancılaştırdığı mesajını verir ve bizi toplumda
hakim olan bilim ve akıl kültürünün risklerine karşı uyarır. Modern insan,
tehlikeli biçimde kendini materyalist ve faydacı bir bakışla sınırlamakta,
doğuştan gelen neşe ve masumiyetten uzaklaşarak, şimdi’yi merkeze alıp bireyci
olmakta, bencilleşmektedir. Blake insandan bu yanılsamadan kurtulmasını, bunun
için gerçek doğasını yeniden canlandırmasını ister. Bireysel restorasyon, kendine
yönelik-içsel devrim, adım adım diğer bireylere geçerek dışarıyı, toplumu da
değiştirir.
Little Black Boy şiirini inceleyen Jérémie
Kroubo (2010), Blake’in şiirindeki masum ve naif siyah karakterleri, baskı ve
ırkçılığı çıplak gerçekliğiyle algılamadıkları, pasif biçimde adaletsizliği
kabul ettikleri için eleştirir. Siyah çocuk beyaz insanlara öfke duymaz, sadece
onlarla eşit olacağı, bir İngiliz çocuk olacağı cennete ulaşma arzusu içindedir.
Öte yandan, Blake’in toplum
ve toplumsal kurumlara yönelik eleştirisinin dinsel bir içerik taşıması,
toplumsal değişmeyi sadece bireysel düzlemde ele alması, Little Black Boy
şiirinde pasif karakterler kurgulaması, şu gerçeği de değiştirmez. Blake,
Tecrübe bölümündeki şiirde, esas olarak, Masumiyet bölümünde çocuklara
öğretilen ve onlarda iyimser bakışa neden olan şarkıyı eleştirmektedir. Bu,
çocuklara itaati aşılayan ve mutluluk oyunu oynamalarını sağlayan şarkı
sayesinde, toplum ve toplumsal kurumlar değişmemektedir. Ölümden sonraki
hayat-cennet umuduyla çocukları itaate, uysallığa ve mutluluk içinde kırlarda
dans etmeye sevk eden şarkı, ana-babaların görüntüyü gerçekliğe tercih edip
gerçekliğin sorumlularının etkisinden kurtulamamalarının da nedenidir. Bu
şarkı, ölüm sonrası cennet vaadiyle yeryüzünde kendilerine cennet kuranlar
tarafından yazılır, sefalet içinde olanlarca söylenir ve sefaleti yaratanların
istedikleri düzen devam eder. Öyleyse masumiyeti, itaate-uysallığa kilitleyen
bu şarkı sorunludur ve sömürülenler-ezilenler kendi şarkılarını yazıp
söylemedikçe, içinde bulundukları koşullar değişmeyecektir.
birinci bölüm
tamamı PDF
birinci bölüm
tamamı PDF
Kaynakça
Jérémie Kroubo, A Comparative Study of
Three Anti-Slavery Poems Written by William Blake, Hannah More and Marcus
Garvey: Black Stereotyping, GRAAT On-Line Occasional Papers – January 2010
Manali Jain, The Criterion An
International Journal in English, 2013, 12
Michaela Dragounová, Mind-forg’d Manacles:Freedom and Authority in
Blake’s Poetry, Bachelor’s Diploma Thesis, 2008
Michael James McClard, Making a Heaven of
the Innocents’ Misery: William Blake’s “Chimney Sweeper” Poems, Academic Forum
26, 2008-09
Mevlüde Zengin, William
Blake’s “London”: A Resistance To Power and Authority, Ankara
Üniversitesi Dil ve Tarih-Coğrafya Fakültesi Dergisi, 54, 1 (2014), 117-148
Nujhat Afrin, Discourse of Children in William Blake’s “Chimney Sweeper
IOSR Journal of Humanities and Social
Science (JHSS), Volume 2, Issue 4 (Sep-Oct. 2012), PP 27-30
Olivier Bochettaz, William Blake & The
Perception of The Real, Literature, 2011
Robert Joseph Musante, Embracing the Divine: The Life of
Spirit in William Blake's Songs
of Innocence, Songs of Experience, and The Marriage of Heaven and Hell , December 2007
Timothy Vines, An Analysis Of William Blake’s Songs of Innocence and of Experience as A Response to The Collapse of Values, Cross-sections:
Volume I, 2005