İkinci
Geliş,
Yeats’in, Ocak 1919’da yazılan ve ilk kez Kasım 1920’de
yayımlanan bir şiiri.[1] Şiir;
Birinci Dünya Savaşı, Sovyet Devrimi ve İrlanda İç Savaşı’nın
yaşandığı tarihsel dönemden sonra yazılmış. Yapılan
yorumlarda sıklıkla, şiirin ilk bölümünün, “kaos/kargaşa”
olarak tasvir edilen bu tarihsel dönemin neden olduğu ve
“modernizmin geleneksel değer, inanç ve sosyal kurumları
parçalaması”nın yarattığı karamsarlığı
yansıttığı belirtiliyor.[2]
Şiirde geçen ve “inanç/maneviyat
kaybı”na
işaret eden dizelere, Slavoj Zizek’in, Charlie Hebdo saldırısı
sonrası, IŞİD üzerinden köktenciliği/köktendinciliği ele
aldığı yazısında atıfta bulunduğunu görüyoruz. Şöyle diyor
(iki ayrı çeviriyle) Zizek:
“Biz
Batılılar, aptalca gündelik hazlara dalmış Nietzsche'nin Son
Adamlarıyız. Müslüman radikaller ise her şeyi riske atmaya
hazırlar ve mücadeleleri için kendilerini bile feda etmeye
razılar. William
Butler Yeats’in
“İkinci
Geliş”
şiiri mevcut durumu tanımlamaya mükemmelen uymakta: “En
iyiler inançtan yoksunlar, en kötüler ise tutkuyla dopdolular.”
Anemik liberallerle tutkulu köktenciler arasındaki mevcut
bölünmenin mükemmel bir tanımıdır bu. “En iyiler”
kendilerini hiçbir şeye adayamazken, “en kötüler” ise ırkçı,
dinci, cinsiyetçi fanatizme bütünüyle adanmış durumdalar.”[3]
“Biz Batılılar
Nietzscheci son insanlarız. Müslüman radikaller her şeyi göze
almaya hazırken, kendini yok edene kadar mücadeleye katılmışken,
biz aptal günlük hazlara kaptırmışızdır kendimizi. William
Butler Yeats’in
“İkinci
Geliş”i
bugünkü çıkmazımızı açıklamak için kusursuz görünmektedir:
“En
iyinin inancı eksiktir büsbütün, en kötüyse şehvetli bir
yoğunlukla dopdolu.”
Bu anemik liberaller ve ateşli köktendinciler arasındaki mevcut
kopukluğun harikulade bir açıklamasıdır. “En iyisi” artık
ırkçı, dinci, cinsiyetçi fanatizmle bağı tamamen koparmaktır,
“en kötüsüyse” bunlara bağlanmaktır.”[4]
Ancak
Zizek’e göre, Yeats'in teşhisi mevcut durumu açıklamakta
yetersiz kalıyor. Zira teröristlerin tutkulu yoğunluğu, aslında
gerçek bir inanca sahip olmadıklarını kanıtlıyor[5]
(Bir
çetenin tutkulu yoğunluğu gerçek inancın yokluğuna tanıklık
eder).[6] Gerçekten inançlı
olsalardı, inançlarının üstünlüğüne güvenirlerdi,
inanmayanlara karşı kayıtsızlık içinde olur, kin ve kıskançlık
duymazlardı.
“Köktencilerle
olan sorun, onların bizlerden aşağı olduğunu düşünmemizden
çok onların gizliden gizliye kendilerinin aşağıda olduğunu
düşünmeleridir. Bu nedenledir ki bizim onlara yönelik hiçbir
üstünlük hissetmediğimize ilişkin aşağılayıcı ve politik
doğrucu mahiyetteki sözlerimiz, onları daha kızdırıp kinlerini
beslemelerine neden olmakta. Sorun kültürel farklılık (yani,
kendi kimliklerini korumaya çalışmaları) değil, fakat tam tersi
köktencilerin zaten bize benzemeleri, yani bizlerin standartlarını
içselleştirmeleri ve kendilerini bu standartlarla
değerlendirmeleridir. Paradoksal olarak, köktencilerde asıl eksik
olan, kendilerinin üstünlüklerine yönelik gerçek bir "ırkçı"
inançtır.”[7]
Zizek,
Yeats’de gördüğü “tutkulu bağlanma” kriterinin yanına
“kayıtsızlığı” ekleyerek, ABD'de yaşayan Amişlerden
Tibetli Budistlere kadar olanları gerçek köktenciler olarak
nitelendiriyor ve fanatiklerden ayırmaya çalışıyor; kin ve
öfkeyi de “aşağılık duygusu”na bağlıyor. Gerçek
inançlılar, inançlarına olan güvenle, diğer inançlara ve
inanmayanlara karşı kayıtsız kalabilmeli. Öyleyse, aynı
kayıtsızlığı, inanmayanlardan (kendini aptal günlük hazlara
kaptırmış iyiler, Batılılar) da beklemeli miyiz? Gerçek
inanmayanlar, inançlılara ve onların inançlarına kayıtsız
kalabilenler mi? Kayıtsız kalmayan inanmayanlar da aşağılık
duygusu içinde mi? Yoksa Yeats’in ölçüsü yeterli mi?
Şiire
devam edilirse, ikinci bölümünün, gelecekle ilgili olarak
yorumlanarak, yaşananların da etkisiyle, daha sonra yaşanacak
olana dair kötümserliği yansıttığı öne sürülüyor. Kevin
Corcoran,
ikinci kez gelecek olanın, sanıldığının aksine İsa (Jesus
Christ) değil Anti-Christ/Demon olduğunu; Yeats’in (şiirin),
gelecekle ilgili olarak da “umutsuzluk” içinde olduğunu
yazıyor. Yani şiirde geçen “rough
beast”,
şiirden sonra yaşanan İkinci Dünya Savaşı, faşizm,
diktatörlükler gibi olay ve gelişmelerin sürüklediği “kötü”
bir dünyayı simgeliyor, adeta haber veriyor.[8]
İkinci
Geliş, dizelerinden yapılan alıntılarla, romanlara, şarkı
sözlerine giren, edebiyat incelemelerinin gözde araştırma
nesnelerinden olan, oldukça popüler bir şiir.[9]
Bu incelemelerde, çoğunlukla, Yeats’in A
Vision’da
ortaya koyduğu “spiral/sarmal”
yaklaşımına, tarihi bir spiralin kollarının
daralması-genişlemesi gibi dönemselleştirmesine başvurulduğu,
şiiri yorumlarken bu yaklaşımdan yararlanıldığı görülüyor.[10]
Şiir, güncel durum ve olayların yorumlanmasında da kullanılıyor;
örneğin Rashadul
Islam, rough
beast’i Bangladeş’in içinde bulunduğu “zulüm atmosferine”
uyguluyor.[11]
Aşağıda şiirin üç
farklı Türkçe versiyonu ve İngilizce orijinali yer alıyor.
Çeviriler,
şiirin okunma/anlaşılma biçimini de yansıtıyor. Vehbi
Taşar, çevirisinin altına, şiirdeki kimi simgeleri “Rusya’da
soylu sınıfa isyan eden emekçi sınıfı”
olarak yorumladığı şu notu düşmüş:
“Çeviri Notu:
1917 deki Komunist ihtilalinden esinlenerek 1920 de yazılmış
olan bu şiir, İsa’nın öldükten sonra kıyamet gününde
dünyaya geri gelmesi ile Rus devriminde prolateryanının nasıl
çarlık saltanatını yok ettiği temasını aynı zamanda işliyor.
İnsanlar tarihlerinin karanlık ve vahşi devrelerinde hep kıyamet
gününün yakın olduğunu düşünmüşler. Nitekim şiirin ilk
bölümüyle şimdi yaşanan olaylar arasında da benzerlikler var.
“Spiritus Mundi”, ya da “Dünyanın Ruhu” sözünü,
“Ortaklaşa Paylaşılan Bilinç” olarak çevirdim. Yeats bütün
insanların akıllarının biribirlerine ve onların dışında var
olan çok büyük ve engin bir zekâya bağlanmış olduğuna
inanıyordu. “Ortaklaşa Paylaşılan Bilincin” imajı olan
Çöldeki Spenks’in de iki anlamı var. Bir tanesi kıyamet gününde
asıl doğduğu şehir olan Betlehem’de tekrar doğan İsa.
İkincisi ise Rusya’da soylu sınıfa isyan eden emekçi sınıfı.
Şiirin ikinci bölümünde Sfenks, 2000 yıldır uyuduğu uykudan
uyanıp, azgın bir hayvan olarak doğduğu şehir olan Betlehem’e
tekrar doğmak için yürüyor. Bu arada kuşlar etrafında uçuyor.
Şiirin en başındaki şahin ve şahinci birbirlerinden uzak
olmalarına rağmen, şiirin sonunda bütün kuşlar Spenks’in
etrafında uçuyor. Kuşların da çeşitli anlamları var. Bir
tanesi saltanatla emekçilerin arasındaki ilişki. Ötekisi
yaratıcıyla yaratılan arasındaki ilişki.”
Yeats,
ikinci
geliş olmayacağını,
ikinci geliş inancının, bu inançta olanların, yani kurtuluşu
ikinci gelişte görenlerin asıl şimdi dünyayı kargaşa/anarşiye
sürüklediğini mi söylemeye çalışıyor. İkinci gelen, inançlı
bir yaratık/canavar mı? Yeats, artık inancın kötülerin eline
geçtiğini, inanç adına/uğruna kötülüklerin yapılacağını
mı anlatmak istiyor? Böyle okursak, Zizek’in yetersiz gördüğü
tutkulu bağlanma, güncel durumu açıklamaya yetiyor mu? Eğer
Vehbi Taşar’ın kurduğu benzerliği kabul edersek, Yeats, Sovyet
Devrimi’ne övgü mü düzüyor? Yoksa, aksine, isyan edenleri,
tutkulu bağlanan “kötüler” olarak mı görüyor/gösteriyor?
İkinci
Geliş
Döne
döne büyüyen anaforda
Şahin duyamıyor şahincisini;
Her şey yıkılıyor, bel vermiş ortadirek;
Kargaşalık salınmış yeryüzüne,
Yükseliyor kana bulanmış sular, ve her yerde
Sulara gömülüyor suçsuzluğun töreni;
İyiler her türlü inançtan yoksun,
Oysa yoğun bir tutkuyla esrik kötüler.
Şahin duyamıyor şahincisini;
Her şey yıkılıyor, bel vermiş ortadirek;
Kargaşalık salınmış yeryüzüne,
Yükseliyor kana bulanmış sular, ve her yerde
Sulara gömülüyor suçsuzluğun töreni;
İyiler her türlü inançtan yoksun,
Oysa yoğun bir tutkuyla esrik kötüler.
Belli
ki bir giz açıklanmak üzere;
Belli ki İkinci Geliş kapımızı çalıyor.
İkinci Geliş! Bu sözler çıkar çıkmaz ağzımdan,
Koca bir görüntü tırmalıyor gözümü
Evrensel Ruh içinden: bir çölün kumları üzerinde
Gövdesi aslan, başı insan bir yaratık,
Güneş gibi boş, amansız bir bakışla
Atıyor ağır ağır adımlarını, bir yandan
Sararken çevresini öfkeli çöl kuşlarının gölgeleri.
Karanlık bastırıyor yeniden: ama biliyorum ki artık,
Yirmi yüzyıl süren ölümsüz uyku
Sallanan bir beşikte karabasana dönmüş.
Şimdi hangi yırtıcı hayvan, saati geldi diye,
Aldırışsız yürüyor Beytüllahm’da doğmaya?
Belli ki İkinci Geliş kapımızı çalıyor.
İkinci Geliş! Bu sözler çıkar çıkmaz ağzımdan,
Koca bir görüntü tırmalıyor gözümü
Evrensel Ruh içinden: bir çölün kumları üzerinde
Gövdesi aslan, başı insan bir yaratık,
Güneş gibi boş, amansız bir bakışla
Atıyor ağır ağır adımlarını, bir yandan
Sararken çevresini öfkeli çöl kuşlarının gölgeleri.
Karanlık bastırıyor yeniden: ama biliyorum ki artık,
Yirmi yüzyıl süren ölümsüz uyku
Sallanan bir beşikte karabasana dönmüş.
Şimdi hangi yırtıcı hayvan, saati geldi diye,
Aldırışsız yürüyor Beytüllahm’da doğmaya?
Çeviri:
Cevat Çapan
İkinci
Geliş
Dönerek ve dönerek genişleyen girdapta
Şahin işitemez şahinciyi;
Nesneler parçalanır; mihrak dayanamaz;
Daha çok kargaşa salınmış dünyaya,
Kanla kararmış sular yükselir, ve her yerde
Boğulmuştur masumiyetin töreni;
En iyinin inancı eksiktir büsbütün, en kötüyse
Şehvetli bir yoğunlukla dopdolu.
Kuşkusuz ki bir vahiy arifesindeyiz;
Kuşkusuz ki İkinci Geliş arifesindeyiz.
İkinci Geliş! Bu sözler henüz söylenmişti
Spiritus Mundi’den muazzam bir timsal
Görüşümü engellediğinde: çölün kumlarında bir yerde
Aslan bedenli ve insan başlı bir biçim,
Boş bakışlı ve güneş misali acımasız,
Kımıldatır yavaş kalçalarını, etrafındaki tek şey
Öfkeli çöl kuşlarının yalpalayan gölgeleri.
Karanlık çöker yeniden; fakat şimdi bilirim
Yirmi asırlık taşsı uyku
Sallanan bir beşikle bir karabasan sıkıntısı vermiş,
Ve hangi hoyrat hayvan, nihayet zamanı geldiğinde,
Doğmak için Betlehem’e doğru yürür salınarak?
(1919)
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy
Dönerek ve dönerek genişleyen girdapta
Şahin işitemez şahinciyi;
Nesneler parçalanır; mihrak dayanamaz;
Daha çok kargaşa salınmış dünyaya,
Kanla kararmış sular yükselir, ve her yerde
Boğulmuştur masumiyetin töreni;
En iyinin inancı eksiktir büsbütün, en kötüyse
Şehvetli bir yoğunlukla dopdolu.
Kuşkusuz ki bir vahiy arifesindeyiz;
Kuşkusuz ki İkinci Geliş arifesindeyiz.
İkinci Geliş! Bu sözler henüz söylenmişti
Spiritus Mundi’den muazzam bir timsal
Görüşümü engellediğinde: çölün kumlarında bir yerde
Aslan bedenli ve insan başlı bir biçim,
Boş bakışlı ve güneş misali acımasız,
Kımıldatır yavaş kalçalarını, etrafındaki tek şey
Öfkeli çöl kuşlarının yalpalayan gölgeleri.
Karanlık çöker yeniden; fakat şimdi bilirim
Yirmi asırlık taşsı uyku
Sallanan bir beşikle bir karabasan sıkıntısı vermiş,
Ve hangi hoyrat hayvan, nihayet zamanı geldiğinde,
Doğmak için Betlehem’e doğru yürür salınarak?
(1919)
Çeviren: İsmail Haydar Aksoy
THE
SECOND COMING
William Butler Yeats
Dönen ve dönen genişleyen dairede
Şahin şahinciyi duyamaz;
Herşey dağılır, merkez tutamaz;
Yalnız anarşi salınır dünyanın üzerine,
Kanla-kararmış akıntı serbest bırakılır, ve heryerde
Suçsuzluğun töreni boğulur;
En iyinin eksiktir inancı, en kötüsü
Ateşli şiddetle doluyken.
Kesinlikle yakındadır bir açığa vuruluş;
Kesinlikle yakındadır İkinci Geliş.
İkinci Geliş! Daha bu sözcükler dışarıya çıkarken
Ortaklaşa paylaşılan bilincin dünya kadar engin bir imajı
rahatsız ederken benim görüşümü: çölün kumlarında bir yerde
Aslan vücutlu ve insan kafalı bir şekil,
Boş ve acımasız güneş gibi bir bakış
Kımıldatıyor yavaş kalçalarını, onun etrafındaki herşey
Öfkeli çöl kuşlarının gölgelerini fırıl fırıl döndürürken.
Karanlık tekrar iner; fakat şimdi anlarım
Yirmi yüzyılın taş uykusunun
Sallanan bir beşik tarafından tedirgin edildiğini korkulu rüyaya,
Ve hangi azgın hayvan, onun saati en sonunda dönüp başlangıç noktasına gelen,
Betlehem’e doğru omuzlarını sarkıtarak yürür, doğmak için?
Çeviren: Vehbi Taşar
William Butler Yeats
Dönen ve dönen genişleyen dairede
Şahin şahinciyi duyamaz;
Herşey dağılır, merkez tutamaz;
Yalnız anarşi salınır dünyanın üzerine,
Kanla-kararmış akıntı serbest bırakılır, ve heryerde
Suçsuzluğun töreni boğulur;
En iyinin eksiktir inancı, en kötüsü
Ateşli şiddetle doluyken.
Kesinlikle yakındadır bir açığa vuruluş;
Kesinlikle yakındadır İkinci Geliş.
İkinci Geliş! Daha bu sözcükler dışarıya çıkarken
Ortaklaşa paylaşılan bilincin dünya kadar engin bir imajı
rahatsız ederken benim görüşümü: çölün kumlarında bir yerde
Aslan vücutlu ve insan kafalı bir şekil,
Boş ve acımasız güneş gibi bir bakış
Kımıldatıyor yavaş kalçalarını, onun etrafındaki herşey
Öfkeli çöl kuşlarının gölgelerini fırıl fırıl döndürürken.
Karanlık tekrar iner; fakat şimdi anlarım
Yirmi yüzyılın taş uykusunun
Sallanan bir beşik tarafından tedirgin edildiğini korkulu rüyaya,
Ve hangi azgın hayvan, onun saati en sonunda dönüp başlangıç noktasına gelen,
Betlehem’e doğru omuzlarını sarkıtarak yürür, doğmak için?
Çeviren: Vehbi Taşar
The
Second Coming
Turning
and turning in the widening gyre
The falcon cannot hear the falconer;
Things fall apart; the centre cannot hold;
Mere anarchy is loosed upon the world,
The blood-dimmed tide is loosed, and everywhere
The ceremony of innocence is drowned;
The best lack all conviction, while the worst
Are full of passionate intensity.
The falcon cannot hear the falconer;
Things fall apart; the centre cannot hold;
Mere anarchy is loosed upon the world,
The blood-dimmed tide is loosed, and everywhere
The ceremony of innocence is drowned;
The best lack all conviction, while the worst
Are full of passionate intensity.
Surely
some revelation is at hand;
Surely the Second Coming is at hand.
The Second Coming! Hardly are those words out
When a vast image out of Spiritus Mundi
Troubles my sight: a waste of desert sand;
A shape with lion body and the head of a man,
A gaze blank and pitiless as the sun,
Is moving its slow thighs, while all about it
Wind shadows of the indignant desert birds.
Surely the Second Coming is at hand.
The Second Coming! Hardly are those words out
When a vast image out of Spiritus Mundi
Troubles my sight: a waste of desert sand;
A shape with lion body and the head of a man,
A gaze blank and pitiless as the sun,
Is moving its slow thighs, while all about it
Wind shadows of the indignant desert birds.
The
darkness drops again but now I know
That twenty centuries of stony sleep
Were vexed to nightmare by a rocking cradle,
And what rough beast, its hour come round at last,
Slouches towards Bethlehem to be born?
That twenty centuries of stony sleep
Were vexed to nightmare by a rocking cradle,
And what rough beast, its hour come round at last,
Slouches towards Bethlehem to be born?
[11]
W. B. Yeats’ Second
Coming and
its manifestation in the recent anti-peace movement in Bangladesh,
International Journal of English and Literature, Vol.
4(8), pp. 362-366, October, 2013