Çarşamba, Kasım 19, 2014

FANON’UN UZLAŞMAZ ÇELİŞKİLERİ VE NEGRITUDE HAREKETİ


“Negritude hareketi 20.yüzyılın ikinci çeyreğiyle birlikte ivme kazanan Fransız sömürgeciliğinin yol açtığı politik ve kültürel nüfuzu geriletmeyi amaçlamış, siyah kimliğine dönük kolektif bağdaşıklığın inşası ve saflaştırılmasına yönelik çabalarıyla ön plana çıkmıştır.”

Paris’te bir filme giden Fanon, onu alt üst eden bir ilgiyle karşılaşır. Filmin başlamasını beklerken incelendiğini hisseder. Daha açık olmak gerekirse kendini çevresindekilerin imgeleminde hâlihazırda gizli durumda olan ama henüz maddileşmemiş imgeler vasıtasıyla görülüyor gibi hisseder; bunlar klişe zenci köle imgeleridir (Silverman, 1996, s.50). Frankofon var oluşu işaretleyen Fanon, sinema salonunun berisinde ya da ötesinde siyah bedenine ışık tutan teşrifatçıların (yani beyaz bedenlerin) salona değil de, kendisine doğru seğirttiğini fark eder. Fanon’u “fotoğraflayan” (age, s.51) beyaz bakış adeta sentetik bir membran görevi görür,- imagosu’nun dolayımında- kendini siyahî bedenden yalıtır. Sözde türdeş bedenlerle imgesel olarak özdeşleşir ve kendisini saflaştırır. Fanon’un “binlerce ayrıntı, binlerce anekdot, binlerce hikaye ya da efsanelerin, hikayelerin, tarihin ve özellikle de tarihsiciliğin [tarihselciliğin]” aracı faili olarak tarif ettiği “siyahlık perdesi” seferber edilmiştir (age). Hükmedenin tasarladığı kanonik membran Fanon’a yüksek telde vaaz eder. Onu, içinde bulunduğu özdeşleşme çabalarının anlamsız olduğu yönünde uyarır. Çünkü kültürel perde Fanon’un özdeşleşme çabalarını onaylamaz. Ona sadece “belli öznelerin olduğundan güzel gösteren benlik imgelerine erişebildiğini” (age, s.53) ve kendisi gibi diasporik faillere de “ideallikten uzaklaştıran (öyle ki kimsenin kendi isteğiyle özdeşleşemeyeceği) bir imgenin dayatıldığını da öğretir” (age). Batılı kültürel perdenin başatlığı çift katmanlıdır; O, belli benlik imgelerini doktrine etme, rasyonelleştirerek idealleştirme, evrenselleştirme ve aynı imgeleri uygun gördüğü toplumsal ajanlara taksim etme imtiyazını kendi bünyesinde toplar. Yanı sıra, kendi sosyo kültürel inşalarını gerektiğinde ıslah ederek, yeniden dolaşıma sürer. Bu imgeleri tıpkı lansmanı yapılan metalar gibi vitrine çıkararak, tüketici faillere sunar. Aynı imgeler özneler arasılığın dinamik eylemselliğine “sığınarak”, kendine yer bulmakta, kurumsallaşarak üstünlüğünü ilan etmektedir.

Tarih “1950 Haziran’ı, yer Paris. Paris otelleri odalarını Siyah göçmenlere kiralamaktan kaçınmaktadır. Niçin? [Çünkü] Siyah göçmenlerin varlığı [Paris] otellerinin varsıl ve yabacı düşmanı Anglo-Sakson müşterileri için bir tehdittir” (Fanon, 2008, s.143). Bu tam da, Beyaz bedenin yerinden edilme, kendi varlığını olumlayan şeylerden/uyaranlardan yoksun bırakılma histerisine denk düşmektedir. Beyaz beden kendisine “müjdelenen” ruhani ve cismani üstünlüğün, siyah bedenlerce kötürüm edileceği, siyahların kendilerini tarihsel izlekte zapt ettikleri doğadan azlederek, akıntıya bırakacaklarını tahayyül eder. Böylesi bir fantazmaya karşı işlenecek her türlü maddi cürüm, verilecek her türlü sembolik/fiziki rahatsızlığın önü önceden alınmalı, hatta öjenik politikalardan dahi imtina edilmemelidir. Peki, Fanon Beyaz bedenin siyah bedenlere karşı yönelttiği patolojik belirtileri sağaltmaya yönelik herhangi bir reçete önermekte midir? Fanon’un reçetesi özlemini duyduğu özgürleşme hedefleriyle tutarlılık göstermekte midir? Fanon’un reçetesi siyah bedenler için ne ifade etmektedir?

Fanon “siyahîliğiyle belirlenen saf öz nitelikleri içinde yitip gitmekten, yangınları, ayrımcılığı, baskıları, tecavüzleri ve boykotları ufukta görmekten, siyah üniformayı lekeleyecek her türlü yarayı açığa vurmaktan” (age) yanadır. Siyah “bedeninden son isteği, kendisini her daim sorgulayacak bir insana dönüştürmesi” (age, s.181) yönünde olmuştur. Fanon’un hülyasına dair ana hatları verebilecek bu iki alıntı, uzlaşmaz çelişkilerin birliğini andırmaktadır. Şöyle ki; Fanon bir yandan ‘soy’ ve ‘ırk’ gibi beşer altı öğelerin belirleyiciliğini ortadan kaldırmakta fayda olduğunu dillendirmekte, diğer yandan, aynı belirleyicileri aşarak evrensel bir insan olma arayışını belirtmektedir. Bu bağlamda Fanon’un siyah üniformasına hayat veren biyolojik nitelikleri askıya alma çabası, düşüncesine etki eden- tahayyüllerini gerçekleştirme noktasında ona payandalık edebilecek- Negritude hareketinin var oluş gerekçeleri ve hareketin temel saikleri ile örtüşmemektedir.

Negritude hareketi 20.yüzyılın ikinci çeyreğiyle birlikte ivme kazanan Fransız sömürgeciliğinin yol açtığı politik ve kültürel nüfuzu geriletmeyi amaçlamış, siyah kimliğine dönük kolektif bağdaşıklığın inşası ve saflaştırılmasına yönelik çabalarıyla ön plana çıkmıştır. Açıktır ki Negritude hareketinin stratejileri, siyah adamın soy ve ırk gibi can alıcı belirteçleri üzerine kurulacak, hareketin mayalanması, saflaştırması ve konsolidasyonu kaçınılmaz biçimde bu belirteçlere yaslanacaktır. Oysaki Fanon bu belirteçlerin önemine karşı miyoptur, bunları evrensel, soyut ve homojen bir insanlık kategorisi ile ikame etmeye niyetlidir. Siyah bedeni, içine doğduğu özgül tarihten, aynı tarihin anlatılarından, bu anlatılarla birlikte şekillenen partikülaristik düşünce kalıpları ve değer yargılarından koparmakta, onu bağlamsal olarak bağışıklaştırmaktadır. Bu, siyah bedene kendi özgül kimliğini kazandıran temel dinamiklerin göz ardı edilmesiyle eş anlamlıdır. Böylesi bir tutum Fanon’un kendisini, “siyahîliğiyle belirlenen saf öz nitelikleri içinde yitip gitmekten, yangınları, ayrımcılığı, baskıları, tecavüzleri ve boykotları ufukta görmekten, siyah üniformayı lekeleyen her türlü yarayı tanımlamaktan” (age) alıkoyacak, özgürlük ve eşitlik mücadelesine giden ana arterlerde derin kesiklere, tıkanıklıklara yol açacaktır. Öte yanda, belki de Fanon,- Posnoc’un ifade ettiği üzere- Negritude’yle olan yoldaşlığını pragmatik itkiler temelinde sürdürmek istemiş, hareketi elde edilmesi gereken özgürlüklerin temel aktörü ya da siyah kimliğinin temel bileşeni olmaktan çok, varılması gereken evrenselci koordinatlar doğrultusunda izlenecek ara uğraklar ya da kritik fasılların (Posnock, 1997, s.327) aracısı olarak görmüştür. Fakat her ne olursa olsun, günümüzde de varlığını sürdüren Negritude hareketinin özlem duyduğu başarılara ulaşabilmesi için, hareket bileşenlerinin “biz”liğini kuran temel veçhelerde ısrar edilmeli, hareket’e dair strateji ve taktikler, bu veçheler esas alınarak tasarlanmalıdır.    
Erhan Özcan
  
Kaynakça
Fanon, F. (2008). “Black Skin, White Masks”, London: Pluto
Posnock, R. (1997). “How It Feels To Be A Problem: Du Bois, Fanon and the “Impossible Life” of the Black Intellectual” [Elektronik sürüm]. Critical Inquiry, Vol.23, No.2
Silverman, K. (2006). “Görünür Dünyanın Eşiği”, İstanbul: Ayrıntı