Marshall
Berman Nevski Bulvarı’ndan söz ederken, karşı-laşmalar ve açık uçlu diyaloglar
vaat eden bir manyetik alanı imler. Modernite ateşiyle yanıp tutuşan
Petersburg’un bu en önemli caddesi (Berman burada 19 yüzyıl St.
Petersburg'undan bahseder), devletin topyekün hakimiyeti altında olmayan tek
kamusal alan olması ile de öne çıkmıştır. Berman’ın aktardığı gibi devlet onu
gözetim altında tutabiliyor, ama orada gerçekleşen etki ve etkileşimleri
yaratamıyordu. Böylece Nevski toplumsal ve psişik güçlerin kendiliklerinden
kaynaşabildiği bir tür özgür alan olmuştu (1994, s.261). Nevski pratikte
kamusal yaşamın tüm parçalarına tanıklık etmeye “gebeydi”. Gebeydi çünkü bu,
paradoksal şekilde onun Petersburg’lular arasında açık, yatay bir iletişimi güvence
altına aldığı anlamına gelmiyordu. Dönemin feodal kast sistemi toplumsal
tabanlar arasında etkileşim yaratmak bir yana, insanlar arası bedeni teması
dahi yasaklıyordu. Bu durum iktidarın mikro-fiziği olarak yeniden üretiliyor,
Petersburg’lu alt sınıf üyelerinin üst sınıftan gelenlerle karşılaşmaları
otoritenin içselleştirilmesi yoluyla olgunlaşmazdan evvel sönümleniyordu.
Memurlar yüce otoritenin göreli üstün ilan ettiği subaylardan kaçınma güdüsü
taşıyordu. Otorite, adeta küçük memurun iç yaşamına yer ederek kılcallarını
teslim almıştı (age, s. 284). Dostoyevski’nin Öteki adlı romanında vücuda gelen Bay
Golyadkin ve amiri Andrey Filipoviç arasında Nevksi caddesi üzerinde yaşanan
“kasıtsız” rastlaşma ve sonrasında gelişen mono(diya)log alt sınıfa egemen olan
inhibisyonu çarpıcı şekilde resmetmektedir:
“Selam
versem mi vermesem mi? Onu tanıdığımı belli mi etsem? Bunun ben olduğumu
kabullensem mi? Yoksa bana çok benzeyen başka biriymiş gibi yapıp hiç
ilgilenmesem mi?” Golyadkin tarifsiz bir kaygıyla sorup duruyordu kendi
kendine. “Evet, tamam; ben değilim, hepsi bu kadar”. Böyle düşünerek gözlerini
Andrey Filipoviç’e çevirdi ve şapkasını çıkardı. “Ben, ben, ben... hayır, yok
bir şey efendim,” zorlukla geveledi ağzında. “Aslında ben değilim bu. ... Evet,
hepsi bu kadar.” (age, s.283).
Rastlaşmanın bu denli “yok” ve yadsımalı
düzeyde gerçekleştiği Nevski,- feodal ilişkileri alaşağı edecek- zaman
içerisinde devrimci durumu erginleştirecek ilk karşılaşmaları kendi bünyesinden
def etmiştir. Nevski, farklı temas ve deneyimleri çeken manyetikliğini kendi
kendisine olumsuzlamış, böylelikle, kamusal yaşamın tüm parçalarına tanıklık
etmeye “gebe” olduğunu tanıtlamıştır. Nevski alt sınıfı kendi öz bilincini
ötekide fark ederek tanımlamaktan alıkoymuş, Golyadkin’i kendisini keşfedeceği
ve tanıtacağı/tanıyacağı Ötekiden uzaklaştırmıştır. Nevski, Golyadkin’in kendiliğini
gerçekleştireceği bir karşılaşma halini daha en başından yok etmiştir. Bunun
sonucunda, Golyadkin’in kendisinin tarihin yapıcı öznesi olduğu fikriyle
tanışması ertelenmiş, kendi öz tarihi ve geleceğine dair iç görüye erişmesi ile
kondanse olan “geleceğin aşağıdan yapılandırılması” ülküsü geçici olarak askıya
alınmıştır. Ne ki bir yanıyla katı olan her şey buharlaşırken, kutsal olan her
şey dünyevileşmiş, ve insanlar nihayet kendi gerçek yaşam koşulları ve diğer
insanlarla ilişkileriyle yüzleşmeye zorlanmıştır (Marx, 2013, s.25). Golyadkin’in
kendiliğini ve öz bilincini tanımaktan alıkoyan yüce otorite; insanlığa insanlık
onuru, haysiyeti, karşılıklı tanınma, onanma ve eşitlik benzeri değerler önermek
yerine; onları sefil, onursuz ve asimetrik ilişkilerle sarılı bir gündelik
yaşam projesi altında boyun eğdirmeye zorlamıştır. Bu durum, bir tür acı hayat
deneyimi olarak billurlaşan iktidar ve onun gerici, anti özgürlükçü hamle ve
maksatlarını algı duvarına boca etmiştir. 19. yüzyıl Rus toplumsal hareketler
tarihine kalem tutturan ve Aralıkçılarla
başlayan kalkışmalarının da ortaya koyduğu gibi; modern (kurumsal) iktidar “tüm
hünerleriyle” katı olan her şeyi buharlaştırarak, adeta kendi antitezini
üretmiştir. Onun baskılayıcı ve kıyımcı karakteri, “su sızdırmayan”
hakimiyetini alttan alta oyacak türden bir sembolik zeminin oluşmasına yol
açarak, devrimci hareketlenmeyi mayalandırmıştır.
Kaynakça:
Berman,
M. (1994). “Katı Olan Herşey Buharlaşıyor”, İstanbul: İletişim
Marx,
K. (2013). “Komünist Manifesto”, İstanbul: Yordam