İletişim araçları olarak internetin ve
yeni medyanın erişime açık ve doğrudan olma özelliği demokratikleşme bağlamında
umut vaat etmektedir. Geleneksel medya yapılanmalarının hiyerarşiye dayalı,
yurttaşların çoğunluğunun erişimine kapalı ve tek yönlü işleyen yapısıyla
karşılaştırıldığında, yeni medya araçlarının bu yapılanmalardan daha demokratik
bir oluşuma işaret ettiği ifade edilebilir. Yeni medya, açık ve resmî olmayan,
etkileşime dayalı ve geniş kitleler için ulaşılabilir olma nitelikleriyle
politik bağlamda önemli fırsatlar sunmaktadır. Yeni medyaya ilişkin bu umutlar
üç ana etmene dayandırılabilir. İlk olarak, yeni medya bilgiyi, üretim ve
dağıtım süreçlerinde 'demokratikleştirmektedir' (Siapera, 2012:83). Bir başka
ifadeyle, yeni medya bağlamında bilginin üretim ve dağıtım süreçleri geleneksel
medyadan farklılaşmaktadır, internet erişimine sahip tüm insanlar siteler
oluşturma ve eşik bekçileri olmaksızın bilgi üretebilmekte, bu bilgileri
dolaşıma sokabilmekte, diğer kişilerin üretmiş oldukları bilgilere
ulaşabilmektedir. İkinci olarak, yeni medya aktif katılıma, insanların çeşitli
çıkar grupları ve ittifaklar oluşturmalarına olanak tanımakta ve insanları
harekete geçirebilmektedir. Bir başka deyişle, yeni medya örgütlenmeyi kolay
kılma, çevrimiçi kampanyalar oluşturarak destekçi sayılarını arttırabilme ve
örgütlere ekonomik iletişim olanakları sunmaktadır (Siapera, 2012). Dahlberg'in
(2001) de altını çizdiği üçüncü etmen ise, önemli konularda çevrimiçi tartışma
ve müzakere imkânları sağlayarak kamusal alana yeni bir soluk kazandırmasıdır.
Castells (2013), yeni medyanın ortaya
çıkışıyla birlikte yaşanan değişimleri ağ politikası çerçevesinde
değerlendirmektedir. Castells'e göre (2013), ağ politikası medya ve
enformasyonu kullanabilme becerisi etrafında şekillenmektedir. Bu bağlamda
Castells (2013), "enformasyonel politika" kavramını kullanmaktadır.
Yeni medya ve teknolojiye bağlı olan bu yeni politika biçimi
merkezsizleştirilmiş ve bölgesel ve ulusal politikayla bağlarını koparmış,
dolayısıyla birçok yönden küreselleşmiş bir form olarak tanımlanmaktadır
(Castells, 2013:47). Siyasilerden çok yurttaşların kullandığı bir araç olarak yeni
medya ve internetin aktivist hareketlere ivme kazandırdığını ifade etmek
mümkündür. Bu değişimlere karşın, bu politikanın demokratik boyutu ve genel
niteliğine ilişkin sorular hâlâ geçerliliğini korumaktadır. Yeni medyaya
ilişkin bir başka soru ise dijital medyaya erişimde ve kullanma becerilerinde
eşitsizlik konusuyla ilgilidir. Bunlara ek olarak, çevrimiçi uzamda gerçekleşen
tartışma ya da müzakerelerin gerçekte tartışma ya da müzakere olarak tanımlanıp
tanımlanamayacağına ilişkin sorular da mevcuttur (Dahlberg, 2001; Papacharissi,
2002). Ayrıca, internette yayınlanan bilgilerin kaynaklarına ve niteliğine
ilişkin güvensizlik de bir sorun olarak karşımıza çıkmaktadır. İnternet
kullanımının yaygınlaştığı geçtiğimiz 25 yılda yepyeni demokratik uygulamaların
deneyimlendiğini ifade edemesek de, internet teknolojisine bağlı olarak ortaya
çıkan, geleneksel pratiklerle benzerlik taşıyan fakat belirli noktalarda
-öncelikle araçsal olarak- farklılaşan karşıt söylem oluşturma pratiklerinden
söz etmek mümkündür. "Hacktivizm" bu pratiklerden biri olarak
karşımıza çıkmaktadır.
Hacktivizm, kısa tanımlamasıyla hackleme
ve aktivizmin evliliğine karşılık gelmektedir. Hacktivizmin amaçlarının ve
yöntemlerinin bir değerlendirmesini ele almadan önce, hacklemenin tanımı ve
tarihine ilişkin genel bir çerçeve sunmak yararlı olacaktır. "Hack",
teknolojinin etkili ve genellikle geleneksel olmayan uygulamaları olarak
tanımlanabilir. Levy'ye göre (1984) hack, ilk olarak donanım üzerindeki
mühendislik becerisi olarak tanımlanmış, daha sonraları yazılım problemlerine
orjinal ve etkili programlama çözümleri olarak değişime uğramıştır. Turkle'a
göre (1984), hackleme eyleminde yaratıcı fikirler, özgünlük, uyarlanabilirlik
ve orjinallik her zaman ön planda tutulmaktadır. Jordan ve Taylor (2004) ise,
hackerları teknik problemlere somut çözümler bulabilmek için bilgisayarları
kurcalamaktan zevk alan kişiler olarak tanımlamaktadır. Literatürde yer alan
hack tanımlarından yola çıkarak hacktivizmi, kişilerin aktivist amaçlarını
gerçekleştirmek için teknolojiyi geleneksel olmayan, özgün uygulamalar yaratmak
için kullanılması olarak tanımlamak mümkündür.
"Hacker" kelimesinin Türk Dil Kurumu sözlüğünde tam karşılığı:
"Bilgisayar ve haberleşme teknolojileri konusundaki bilgisini gizli
verilere ulaşmak, ağlar üzerinde yasal olmayan zarar verici işler yapmak için
kullanan kimse (bkz. bilgisayar korsanı)." Keleş'e göre (2013) hackerlar,
"mevcut olanaklarla yetinmeyip daha iyisi nasıl olur, mümkün görünmeyenler
nasıl mümkün kılınır çabası içindeki insanlardır" (s.5). "Teknik
bilgilerini paylaşan, tüketim kültürüne, popüler olana direnen, bilginin
tekellerde kalmaması için çaba gösteren, bütün bunları keyif aldıkları ve
sadece yapabildikleri için yapan gönüllü kişilerdir (Keleş, 2013:8). Levy
(1984) ise, hackerların prensiplerini şu şekilde ifade etmiştir;
·
Bilgisayarlara erişim limitsiz ve eksiksiz
olmalıdır.
·
Tüm bilgi serbest olmalıdır.
·
Otoriteye güvensizlik-merkezsizleştirme
desteklenmelidir.
·
Hackerlar derece, yaş, ırk ya da konumları gibi
sahte kriterlere göre değil,hackleme eylemlerine göre değerlendirilmelidir.
·
Bilgisayarla sanat ve çok iyi şeyler
yapılabilir.
·
Bilgisayarlar insan hayatınını olumlu yönde
değiştirebilir.
Hackerların kabul gören bir özelliği, günümüzde bilgisayar teknolojisinin
hızla ilerlemesinde önemli bir paya sahip olmalarıdır. "Hacker"
kavramı ilk olarak dünyanın en saygın teknoloji merkezlerinden biri olan MIT
öğrencileri arasında ortaya çıkmıştır ve özünde "eşek şakası" ve
"başarılı yapılandırma ve çözümler" anlamlarını taşımaktadır
(Akdeniz, 2013). MIT'nin öğrencileri arasında merak, bilgiyi paylaşma ve daha
iyisini yapabilme çabasına dönüşen "hack" eylemi, muhalif bir pratiğe
ön ayak olarak "hacktivizm" kavramının ortaya çıkışına neden olmuştur.
Hackleme eylemleri ve hacktivist eylemlerin temelinde aynı etik kuralların ve
fikirlerin bulunduğunu ifade etmek mümkündür. Bu noktada hackerlık çatısı
altında değerlendirilebilecek bilgisayar korsanlığı ve hacktivizmi ayırmak
gereklidir. Bilgisayar korsanlığı; sahip olduğu bilgiyi, çökertmek, yıkmak ve
kişisel çıkar sağlamak için kullanan kişilerin bilgisayar ortamındaki
eylemleridir (örn. internet bankacılığına yönelik saldırılar, kişisel hesaplara
para transferi vb.). Bu eylemler kişi ve kurumlara zarar vermekte ve politik
bir duruştan yoksun bir pratik olarak gerçekleştirilmektedir.
Hackerlar, bilginin korunmasına özel bir önem atfetmektedir. Bilginin
korunabilmesi için hackerların kuralı, bilginin özgür olmasıdır (Akdeniz, 2013;
Sabancı, 2013). Bilginin özgür olması, gücün kimsenin tekelinde olamaması
anlamına gelmektedir. Hackerların bir başka etik duruşu ise, "insanların
görüşlerine, şekline göre değil, zekası ve söylediklerine göre
yargılamak"tır. Bir hackerın herhangi bir kişinin diniyle, ırkıyla,
cinsiyetiyle, giyimiyle yargılaması ya da bunlardan birisine göre tavır alması
söz konusu değildir" (Sabancı, 2013:24). Hackerların etik kurallarına
göre, "bilgi özgürdür, ve öyle kalmalıdır; merak, herşeyden önemli bir
dürtüdür; önemli olan birisinin nasıl göründüğü değil, nasıl düşündüğüdür;
siberuzayın doğasına dışarıdan bir müdahale kabul edilemez; bilgisayarlar
iyidir ve onlarla iyi birşeyler yapabilirsiniz" (Sabancı, 2013:24).
Hackerların, 1980'li yıllarda aktif olarak faaliyet gösteren ve daha sonra
yakalanarak suçlu bulunan Mentor isimli tanınmış bir hacker tarafından
yazılan bir manifestosu bulunmaktadır. Bu manifesto birçok hacker ve hacker
grubu tarafından benimsenmiş ve 1980'lerden günümüze temelindeki düşünce aynı
kalmak suretiyle eklemeler yapılarak genişletilmiştir. Mentor'un yazmış olduğu
ilk manifestonun son bölümü şu şekildedir;
Artık burası
bizim dünyamız... Elektron ve devre anahtarının dünyası, baud’un güzelliği.
Zaten varolan, açgözlü vurguncularca işletilmese sudan ucuz olacak bir hizmeti
parasız olarak kullanıyoruz ve bize suçlu diyorsunuz. Keşfediyoruz... ve bize
suçlu diyorsunuz. Bilginin peşinden gidiyoruz... ve bize suçlu diyorsunuz. Deri
rengi olmadan, milliyet olmadan, dinsel tarafgirlik olmadan varoluyoruz... ve
bize suçlu diyorsunuz. Atom bombaları yapıyorsunuz, savaşlar çıkarıyorsunuz,
öldürüyorsunuz, hile yapıyorsunuz ve bize yalan söyleyerek bizim kendi
iyiliüimiz için olduğuna inandırmaya çalısıyorsunuz, yine biz suçlu oluyoruz.
Evet, suçluyum. Suçum merak. Suçum insanları nasıl göründüğüne degil, ne
söyledigi ve ne düşündüüüne göre değerlendirmek. Suçum sizden daha akıllı
olmak, bunun için beni asla affetmeyeceksiniz. Ben bir hacker’ım ve bu da benim
manifestom. Bu bireyi durdurabilirsiniz, ama hepimizi durduramazsınız...
Nihayetinde, hepimiz aynıyız. The Mentor (Hacker
Manifestosu, 8 Ocak 1986, Çeviri: Işık Barış Fidaner)1
Bu bağlamda, etik kuralların belirlendiği, ilk ortaya çıkışından itibaren
bir manifestosu olan bir alt kültürün sadece "teröristler",
"korsanlar", "suçlular", "sivilceli ergenler"e
indiregeyerek tanımlamak sorunlu görünmektedir. Hackerlar daha çok, sahip
oldukları ileri düzeydeki teknoloji bilgileri kullanarak internet çağını etkileme
gücüne sahip olmaları nedeniyle çağımızın en önemli karşıt kültürlerden biri
olarak değerlendirilmesi daha doğru bir yaklaşım olarak karşımıza çıkmaktadır.
Hackleme pratiği bağlamında toplumsal ve politik boyut göz önünde
bulundurulursa, hacktivist eylemlerin dijital dünya ve gerçek dünya arasında
bir köprü oluşturduğu ifade edilebilir. Sonuç olarak, dijital dünyada
gerçekleştirilen eylemlerin gerçek dünyada karşılık bulduğu örnekler gün
geçtikçe artmaktadır (örn, ağlar üzerinden örgütlenen toplumsal hareketler,
iktidarın erişime kapattığı ağların hackerlar yardımıyla erişilebilir
kılınması, wikileaks vb.).
İnternet kullanılarak örgütlenen toplumsal hareketlerin lidersiz yapısına
benzer bir şekilde hacker grupları ve hacktivist oluşumlar da lidersiz örgütlenmelerdir.
Demirkıran'ın (2013) ifade ettiği üzere, "önder bir bireyden ziyade, bir
fikirdir" (s.28). Bu yapı, Anonymous gibi anaakım tarafından
illegal olarak nitelendirilen hacktivist oluşumların güçlü bir özelliğidir.
Oluşuma destek veren, birlikte çalışan hackerların birbirlerini tanımamaları,
belirli bir liderin yönetimde olmaması, dikkat çekilmek istenen bir olayda
eylem gerçekleştikten sonra dağılmaları, başka bir eylemde farklı hackerların
aynı örgütlenme biçimiyle sanal uzamda tekrar bir araya gelmesi bu oluşumları
yasal açıdan izi sürülemez bir konumda tutmaktadır. Demirkıran, çevirimiçi
aktivizm, hacktivizm ve siber terörizm arasında bir ayrım yapmaktadır.
Demirkıran'a göre (2013) çevirimiçi aktivizm, internetin iletişim aracı olarak
kullanıldığı ve asıl hareket yerinin gerçek dünya olduğu aktivizm biçimidir.
Hacktivizmin ise doğrudan hareket yeri sanal dünyadır, yıkıcı ve yok edici
özellik taşımaz, aksaklık çıkarma ve belirli bir noktaya dikkat çekmek amacıyla
yapılır. Siber terörizm ise zarar verici, yıkıcı ve yıpratıcı eylemleri
içermektedir (Demirkıran, 2013:31). Bu tanımdan yola çıkarak siber terörizm ve
bilgisayar korsanlığının yıkıcı eylemler için kullanıldığını ifade edebiliriz.
Siber terörizmi ise sanal uzamda gerçekleştirilen terörist eylemler olarak
tanımlamak mümkündür. Bilgisayar korsanlığı ise, kişisel çıkarlar doğrultusunda
gerçekleştirilen daha küçük ölçekli dolandırıcılık benzeri eylemlerdir.
Yöntemine ilişkin temellerini hackleme
pratiğinden alan hacktivizm, sanal uzamda özgürlük temeline dayanan, bilginin
özgür kılınması hareketi olarak ortaya çıkmıştır. Jordan ve Taylor (2004)
hacktivizmi, yeni enformasyon teknolojilerini aktivist hedefler çerçevesinde
toplumun yararına tahsis etmek için yaratıcı ve savunulabilir bir girişim
olarak tanımlamaktadır. Hacktivizm, gerçek dünya şartlarına ilişkin politik
endişelerin ve muhalif duruşun, kapitalizmin bir aracı olarak
değerlendirilebilecek dijital teknolojileri kullanarak sistemin içine dâhil
edilmesidir. Hacktivizmi kitlesel hareketler ve ileri düzey teknoloji bilgisi
gerektiren dijital eylemler olarak iki grupta incelemek mümkündür. Taylor ve
Jordan (2004), "kitlesel eylem hacktivizmi"ni (mass action
hacktivism) politika ve zararsız teknoloji kullanımının birleşimi olarak
tanımlamaktadır. Kitlesel eylem hacktivizmi, çok sayıda bilgisayar
kullanıcısının belirli bir amaç doğrultusunda örgütlenerek sanal uzamda
eylemler gerçekleştirmesi olarak açıklanabilir. Bu hacktivizme örnek olarak,
temellerini oturma eylemi, grev, boykot benzeri protesto pratiklerinden alan
sanal oturma eylemleri, sanal abluka ve e-posta bombaları verilebilir. Kitlesel
hacktivist eylemlere destek olmak için temel düzeyde teknoloji bilgisine sahip
olmak, yani bir bilgisayar kullanıcısı olup eylemin amacı doğrultusunda
harekete geçme isteği yeterli olmaktadır.
İleri düzey teknoloji bilgisi gerektiren
ikinci grup hacktivist eylemler ise "dijital olarak doğru hacktivizm"
(digitally correct hacktivism) olarak tanımlanmaktadır (Jordan ve
Taylor, 2004:69). Dijital olarak doğru hacktivizm, siberuzamın altyapısını
hacklemeye dayalı politik bir uygulamadır ve çevirimdışı yaşamdan
beslenmektedir (Jordan ve Taylor, 2004). Bir başka deyişle, dijital olarak
doğru hacktivizm pratiği, kitlesel hacktivist hareketlerden farklı olarak ileri
düzey yazılım bilgisi gerektirmektedir ve temellerini ilk hackleme
pratiklerinin normu olarak kabul edilen bilginin özgür kılınması ve sansüre
karşı duruştan almaktadır. Dijital olarak doğru hacktivizmin temel bakış açısı
bilgiye erişimin bir insan hakkı olduğunun ve bilgiye erişimin engellenmesinin
bu hakkın ihlali anlamına gelmesinin kabulüne ilişkindir. Bu bakış açısından
hareketle dijital olarak doğru hacktivistler internet sansürünü aşabilemek için
ileri düzey teknoloji bilgilerini kullanmakta (kodlar yazmakta, yazılımlar
geliştirmekte) ve buna ek olarak yetkili makamların internet kullanıcılarını
gözetlemesine karşı güvenlik önlemleri sağlamaktadırlar (örneğin, Twitter ve
Youtube'un erişime kapatılması durumunda kullanıcıların izi sürülemeyecek bir
şekilde erişim sağlanmasına yarayan uygulamaların geliştirilmesi). Bu grup
genel olarak, internet kullanıcılarına ilişkin bilgiler sağlanmasına ve bu
bilgileri ekonomik ve siyasal amaçların gerçekleştirilmesi amacıyla
kullanılmasına bir karşı duruş olarak, devlete ait kurumları ve özel şirketleri
hedef almaktadır. Sonuç olarak, aktivizmin sanal uzamın içinden gelen bu
pratiği, eleştirel bakış açısıyla ve sistemin genel yapısına ilişkin
aksaklıklara bağlı bir karşı duruş sergilemesi bağlamında dikkate değer bir
alan olarak değerlendirilmesi doğru bir yaklaşım olacaktır.
Kaynakça
Akdeniz,
G. (2013). "Hacker Etiği". Ali Rıza Keleş, Yetkin Sal (der.) (2013).
Hack Kültürü ve Hacktivizm. İstanbul: Alternatif Bilişim, s. 9-15.
Castells,
M. (2008). Enformasyon Çağı: Ekonomi, Toplum ve Kültür, 2. Cilt: Kimliğin Gücü.
II. Basım, İstanbul: İstanbul Bilgi Üniversitesi Yayınları.
Castells,
M. (2013). Communication Power. II. Edition. UK: Oxford University Press.
Dahlberg,
L. (2001). "Computer-Mediated Communication and The Public Sphere: A
Critical Analysis". Journal of Computer-Mediated Communications.
7:1,
http://onlinelibrary.wiley.com/doi/10.1111/j.1083-6101.2001.tb00137.x/full.
Demirkıran,
P. (2013). "Hacktivizm". Ali Rıza Keleş, Yetkin Sal (der.) (2013).
Hack Kültürü ve Hacktivizm. İstanbul: Alternatif Bilişim, s. 27-33.
Jordan,
T., Taylor, P. (2004). Hacktivism and Cyberwars: Rebels with a Cause. New York:
Routledge.
Keleş,
A. R. (2013). "Önsöz". Ali Rıza Keleş, Yetkin Sal (der.) (2013). Hack
Kültürü ve Hacktivizm. İstanbul: Alternatif Bilişim, s. 5-8.
Levy,
S. (1984). Hackers: Heroes of The Computer Revolution. New York: Bantham
Doubleday Dell.
Papacharissi,
Z. (2002). "The Virtual Sphere: The Internet as a Public Sphere". New
Media and Society, 4(1): 9-27.
Sabancı,
A. (2013). "Hackerlara Bir Karşı Kültür Olarak Bakmak". Ali Rıza
Keleş, Yetkin Sal (der.). Hack Kültürü ve Hacktivizm. İstanbul: Alternatif
Bilişim, s.16-26.
Siapera,
E. (2012). Understanding New Media. London: Sage.
Turkle, S.
(1984). The Second Self: Computers and the Human Spirit. London: Granada.
1
www.phrack.org/issues.html?issue=7\&id=3\&mode=txt "Hacker
Manifestosu" Loyd Blankenship (Mentor)
tarafından, tutuklandıktan kısa bir süre sonra, 1986 yılında yazılmış ve "Phrack" sitesi
üzerinden yayınlanmış bildirilerden biridir.