Perşembe, Ekim 23, 2014

“İmgenin Pornografisi”(Z.Sayın)- Erhan Özcan


: Bu yazı imgenin göze göründüğü çehresiyle “bakışma-ma” mücadelesi veren, biz tarihsel maddecilerin; tarihsel geleneği, onu bir kez daha yenilgiye uğratmak üzere olan konformizden kurtarabileceğimiz ve tarihteki sözde galiplerin tüm sözleşmelerini feshedebileceğimiz (Benjamin, 2011, s.34) gerçeğini göze getirmeyi amaçlamaktadır.
Sayın’ın, Žižek’e selam durarak kavram havuzundan gerisin geri çağırdığı “totalitarist sapkınlık” nitelemesi temel olarak; göz ile bakış arasındaki tenazuru (bakışım) lağveden ve bu ikisi arasındaki otonomiyi sekteye uğratan bir olguya işaret etmektedir. “Totalitarist sapkınlık”, göz ile bakışı çakıştıran bir denetim mekanizması olarak karşımıza çıkmakta, kendinden menkul bir hukuksal dizgeyle, gözü bakışa indirgemektedir. Bu bir bakıma, Tanrıya bakan gözle tanrısal bakışın, tarihe bakan gözle tarihin, bir tür “tekörnek biz” olma edasıyla özdeş bir aks üzerinde izdivaca girişmelerine benzemektedir. Bakışın ve bakılanın içerisinde bulundukları böylesi bir ergime hali; bakışın ve taşıdığı acının, kösnüllüğün ya da yorgunluğun (ya da benzeri dışavurumsal değerlerin) kendini tarihin ya da doğanın yasası olarak dayatmasıyla sonuçlanmaktadır. Bu durum, hiç kuşku yok ki, mide bulandırıcı bir biçimde pornografiktir (Sayın, 2013, 32-33). Gösteren ile gösterilenin tek vücut olarak kavranıldığı Yeniçağın imge anlayışı, imgenin çift katmanlı görüngüsel karakterinin reddiyesi ile eş anlamlıdır. İmge’nin arz-ı endam edişi salt göze göründüğü kadarıyla zuhur etmekte, tüm “açık seçikliğiyle” kendine projeksiyon tutmakta, adeta “ben” olan “ben” buradayım demektedir. Bu noktada Sayın,- cevval bir hamleyle- Yeniçağın ‘imge putlarını’ açımlamaya girişir. Sayın’a göre imge, bakışa açılıp, gözü edilgenleştirirken kendi gerçeğini bilerek ihmal etmiş, görünenle görünmeyeni kasıtlı bir şekilde benzeştirmiştir. Yeniçağ’la birlikte camera obscura1’nın verdiği görüntü, hakikatin “otantik” görüntüsü olarak kabul görmekte, gözün gördüğüyle hakikatin bir veya aynı şey olduğu anlayışı, Yeniçağa özgü bu yeni bilgi kodundan ileri gelmektedir (age, 15).
Hakikat ve görüngülerinin, gözün ağ katman (retina) üzerinde ters yüze biçimde tecessüm etmeleri ile; toplumsal imgelem (buna politik imgelem de dâhil) ve aynı toplumsallığın devindirdiği gündelik maddi ilişkiler arasındaki bağıntı eğilip bükülecek, belli türde (tam da iktidar yapılarının özlem duyduğu biçimde) bir baş aşağılığın kulvarına saptırılacaktır. Peki, hakikat ile onun ters yüze görüntüleri arasındaki sızdırmazlık- Sayın’a referansla; mide bulandırıcı biçimde pornografik olan- halini alaşağı etmek mümkün müdür? Eldeki bu “çetin ceviz” simbiyozun- kendi öz evlatları olan- mündemiç çatlakları doğurması ve “diyalektik imgeyi” göze getirmesi olası mıdır? İmgenin “tutarlı” bedeni içerisinde açığa çıkarılmaya bekleyen bir tür çatışkıdan söz etmek olası mıdır?
Bu sorulara verilecek yanıtlar eleştirel bir ‘göz süzme’ edimi ve Walter Benjamin’den bir süreliğine ödünç alınacak “diyalektik imge” kavramıyla sıkı sıkıya ilişkilidir. Bu response’un sınırlılıkları dâhilinde göz süzmeye konu edilecek olan; “camera obscura” temsilini oluşturan imgeler bütünüdür. Bu noktada, göz süzme edimine geçmeden önce, diyalektik imgenin ne tür bir uğrakta göze geldiğini cevaplamakta fayda var. Bunun için Benjamin’in şu açıklamasına kulak verelim! Benjamin şöyle diyor; “gerilimlere doymuş bir takımyıldız [kümelenme] etkisiyle düşünce durduğunda, diyalektik imge kendini gösterir. Bu, düşüncenin deviniminde bir duraklama noktasıdır ve tabiatıyla keyfi bir nokta değildir. Bu, tek kelimeyle, diyalektik karşıtlar arasındaki gerilimin en yüksek olduğu yerdir” (Benjamin, 2002, 475). Benjamin’in yardımına başvurduğumuz bu düzlemde, artık camera obscura’nın üzerindeki örtüyü aralamaya girişebiliriz. Camera obscura’nın- tarz-ı tasarımı gereği- hakikati dıştalamakta, kendini hakikati görmeye adamış bakışı dört bir tarafından kuşatarak, onu bir cenderemsi bir doxa’nın (Bourdieu, 1977) içerisine tıkıştırmakta olduğunu iddia edebiliriz. Camera obscura’ya mikrofon tutan “camera obscura, 1646” (Sayın, 2013, 15) ibaresi (üst metni); “doxa”nın bakışı kuşatan totalitarizmini, radikal kopuşlardan muaf bir tarih yasasıymış gibi imlemekte, ışık huzmesini de yanına alarak, onu aynı yasanın ebedi koruyucusu olarak sabitlemektedir. Bu, tam da Benjamin’in ortaya koyduğu üzere; konvansiyel olanın (geçmişten gelen) şimdiki zamanda olana, ya da şimdiki zamanda olanın, (geçmişten gelen) eleştirellikten uzak görüngüler dünyasına eklemlenmesinden (Dillon, 2004, s.i) başka bir anlama gelmemektedir.
Bu noktada, karşıtlar arası gerilimin hangi uğraklarda arşa değdiğine dair birkaç söz söyleyip,- şimdilik- bir virgül koymamız gerekirse;
1) Camera obscura, her ne kadar hakikati bakışa tahvil etse de, hakikati gözün ağ katmanı üzerine ters yüze biçimde raptiyeleyen ışık huzmesini geçici olarak erişime kapatsa da, hakikati topyekûn olarak kendi mülküne alamamaktadır,
2) Işık huzmesinin- tüm dıştalanmışlığına rağmen- doxa’da açılan çatlaklardan (küçük çatlakların açılması doxa’nın sürdürülebilirliği açısından elzemdir) süzülebileceği dikkatli bakışlardan kaçmamaktadır. Mevcut çatlağın, dolayısıyla da, bakış sahasının genişletilmesiyle; doxa’nın bakışı gösterilene çivileyen komuta edici diktesi kırılabilecek, biz seyre dalanları, kör noktalarla teması sağlamaya yönelik girişimleri seferber etme noktasında cesaretlendirecektir.
Toparlayacak olursak, camera obscura ve benzeri imgelerin “tutarlılık” arz eden bedenlerinin eleştirel bir yaklaşımla kompartımanlara ayrılması büyük önem arz etmektedir. Böylesi bir çaba tebaalaştırılan semptomların geri dönüşü önündeki engelleri de kaldıracaktır. Bunun sonucunda; biz seyre dalanlar yeni türden, alternatif bir tefekkürle donanacak, yeni görme biçimlerini deneyimleyebilecek ve kendi imgelerini yaratma fırsatına kavuşarak üreten/seyre dalan ayrımının feshedilmesine olanak sağlayacaktır.

Kaynakça
Benjamin, W. (2011). “Pasajlar”, İstanbul: YKY
Bourdieu, P. (1977). “Outline of a Theory of Practice”, Camridge: Cambridge University Press
Dillon, G.L.(2004). “Montage/Critique: Another Way of Writing Social History”
(http://faculty.washington.edu/dillon/rhethtml/crmontage/ adresinden ulaşılmıştır) 08.10.2014

Sayın, Z. (2013). “İmgenin Pornografisi”, İstanbul: Metis

1http://timeline.1904.cc/tiki-browse_image.php?imageId=6