: Bu yazı imgenin göze göründüğü
çehresiyle “bakışma-ma” mücadelesi veren, biz tarihsel maddecilerin; tarihsel
geleneği, onu bir kez daha yenilgiye uğratmak üzere olan konformizden
kurtarabileceğimiz ve tarihteki sözde galiplerin tüm sözleşmelerini
feshedebileceğimiz (Benjamin, 2011, s.34) gerçeğini göze getirmeyi
amaçlamaktadır.
Sayın’ın,
Žižek’e selam durarak kavram havuzundan gerisin geri çağırdığı “totalitarist
sapkınlık” nitelemesi temel olarak; göz ile bakış arasındaki tenazuru
(bakışım) lağveden ve bu ikisi arasındaki otonomiyi sekteye uğratan bir olguya
işaret etmektedir. “Totalitarist sapkınlık”, göz ile bakışı çakıştıran
bir denetim mekanizması olarak karşımıza çıkmakta, kendinden menkul bir
hukuksal dizgeyle, gözü bakışa indirgemektedir. Bu bir bakıma, Tanrıya bakan
gözle tanrısal bakışın, tarihe bakan gözle tarihin, bir tür “tekörnek biz” olma
edasıyla özdeş bir aks üzerinde izdivaca girişmelerine benzemektedir. Bakışın
ve bakılanın içerisinde bulundukları böylesi bir ergime hali; bakışın ve
taşıdığı acının, kösnüllüğün ya da yorgunluğun (ya da benzeri dışavurumsal
değerlerin) kendini tarihin ya da doğanın yasası olarak dayatmasıyla
sonuçlanmaktadır. Bu durum, hiç kuşku yok ki, mide bulandırıcı bir biçimde
pornografiktir (Sayın, 2013, 32-33). Gösteren ile gösterilenin tek vücut olarak
kavranıldığı Yeniçağın imge anlayışı, imgenin çift katmanlı görüngüsel
karakterinin reddiyesi ile eş anlamlıdır. İmge’nin arz-ı endam edişi salt göze
göründüğü kadarıyla zuhur etmekte, tüm “açık seçikliğiyle” kendine projeksiyon
tutmakta, adeta “ben” olan “ben” buradayım demektedir. Bu noktada Sayın,-
cevval bir hamleyle- Yeniçağın ‘imge putlarını’ açımlamaya girişir. Sayın’a
göre imge, bakışa açılıp, gözü edilgenleştirirken kendi gerçeğini bilerek ihmal
etmiş, görünenle görünmeyeni kasıtlı bir şekilde benzeştirmiştir. Yeniçağ’la
birlikte camera obscura1’nın verdiği görüntü, hakikatin
“otantik” görüntüsü olarak kabul görmekte, gözün gördüğüyle hakikatin bir veya
aynı şey olduğu anlayışı, Yeniçağa özgü bu yeni bilgi kodundan ileri
gelmektedir (age, 15).
Hakikat ve
görüngülerinin, gözün ağ katman (retina) üzerinde ters yüze biçimde tecessüm
etmeleri ile; toplumsal imgelem (buna politik imgelem de dâhil) ve aynı
toplumsallığın devindirdiği gündelik maddi ilişkiler arasındaki bağıntı eğilip
bükülecek, belli türde (tam da iktidar yapılarının özlem duyduğu biçimde) bir
baş aşağılığın kulvarına saptırılacaktır. Peki, hakikat ile onun ters yüze
görüntüleri arasındaki sızdırmazlık- Sayın’a referansla; mide bulandırıcı
biçimde pornografik olan- halini alaşağı etmek mümkün müdür? Eldeki bu “çetin
ceviz” simbiyozun- kendi öz evlatları olan- mündemiç çatlakları doğurması ve “diyalektik
imgeyi” göze getirmesi olası mıdır? İmgenin “tutarlı” bedeni içerisinde
açığa çıkarılmaya bekleyen bir tür çatışkıdan söz etmek olası mıdır?
Bu sorulara
verilecek yanıtlar eleştirel bir ‘göz süzme’ edimi ve Walter Benjamin’den bir süreliğine
ödünç alınacak “diyalektik imge” kavramıyla sıkı sıkıya ilişkilidir. Bu
response’un sınırlılıkları dâhilinde göz süzmeye konu edilecek olan; “camera
obscura” temsilini oluşturan imgeler bütünüdür. Bu noktada, göz süzme
edimine geçmeden önce, diyalektik imgenin ne tür bir uğrakta göze geldiğini
cevaplamakta fayda var. Bunun için Benjamin’in şu açıklamasına kulak verelim!
Benjamin şöyle diyor; “gerilimlere doymuş bir
takımyıldız [kümelenme] etkisiyle düşünce durduğunda, diyalektik imge kendini
gösterir. Bu, düşüncenin deviniminde bir duraklama noktasıdır ve tabiatıyla
keyfi bir nokta değildir. Bu, tek kelimeyle, diyalektik karşıtlar arasındaki
gerilimin en yüksek olduğu yerdir” (Benjamin, 2002, 475). Benjamin’in yardımına
başvurduğumuz bu düzlemde, artık camera obscura’nın üzerindeki örtüyü
aralamaya girişebiliriz. Camera obscura’nın- tarz-ı tasarımı gereği-
hakikati dıştalamakta, kendini hakikati görmeye adamış bakışı dört bir
tarafından kuşatarak, onu bir cenderemsi bir doxa’nın (Bourdieu, 1977)
içerisine tıkıştırmakta olduğunu iddia edebiliriz. Camera obscura’ya
mikrofon tutan “camera obscura, 1646” (Sayın, 2013, 15) ibaresi (üst
metni); “doxa”nın bakışı kuşatan totalitarizmini, radikal kopuşlardan
muaf bir tarih yasasıymış gibi imlemekte, ışık huzmesini de yanına alarak, onu
aynı yasanın ebedi koruyucusu olarak sabitlemektedir. Bu, tam da Benjamin’in
ortaya koyduğu üzere; konvansiyel olanın (geçmişten gelen) şimdiki zamanda
olana, ya da şimdiki zamanda olanın, (geçmişten gelen) eleştirellikten uzak
görüngüler dünyasına eklemlenmesinden (Dillon, 2004, s.i) başka bir anlama
gelmemektedir.
Bu noktada, karşıtlar arası gerilimin hangi uğraklarda arşa değdiğine
dair birkaç söz söyleyip,- şimdilik- bir virgül koymamız gerekirse;
1) Camera obscura,
her ne kadar hakikati bakışa tahvil etse de, hakikati gözün ağ katmanı üzerine
ters yüze biçimde raptiyeleyen ışık huzmesini geçici olarak erişime
kapatsa da, hakikati topyekûn olarak kendi mülküne alamamaktadır,
2) Işık huzmesinin-
tüm dıştalanmışlığına rağmen- doxa’da açılan çatlaklardan (küçük
çatlakların açılması doxa’nın sürdürülebilirliği açısından elzemdir)
süzülebileceği dikkatli bakışlardan kaçmamaktadır. Mevcut çatlağın, dolayısıyla
da, bakış sahasının genişletilmesiyle; doxa’nın bakışı gösterilene
çivileyen komuta edici diktesi kırılabilecek, biz seyre dalanları, kör
noktalarla teması sağlamaya yönelik girişimleri seferber etme noktasında
cesaretlendirecektir.
Toparlayacak olursak,
camera obscura ve benzeri imgelerin “tutarlılık” arz eden bedenlerinin
eleştirel bir yaklaşımla kompartımanlara ayrılması büyük önem arz etmektedir.
Böylesi bir çaba tebaalaştırılan semptomların geri dönüşü önündeki engelleri de
kaldıracaktır. Bunun sonucunda; biz seyre dalanlar yeni türden, alternatif bir
tefekkürle donanacak, yeni görme biçimlerini deneyimleyebilecek ve kendi
imgelerini yaratma fırsatına kavuşarak üreten/seyre dalan ayrımının
feshedilmesine olanak sağlayacaktır.
Kaynakça
Benjamin, W. (2011).
“Pasajlar”, İstanbul: YKY
Bourdieu, P. (1977).
“Outline of a Theory of Practice”, Camridge: Cambridge University Press
Dillon, G.L.(2004). “Montage/Critique: Another Way of Writing Social
History”
(http://faculty.washington.edu/dillon/rhethtml/crmontage/ adresinden
ulaşılmıştır) 08.10.2014
Sayın, Z. (2013). “İmgenin Pornografisi”, İstanbul: Metis
1http://timeline.1904.cc/tiki-browse_image.php?imageId=6